Valerien İsmael ile başlayalım.

Üçlü savunma konusunda yaptığımız şiddetli eleştiriler sonucu bu inadından vazgeçen İsmael oyuncu değişiklikleri konusunda da doğruyu buldu!.

Önceki günkü makalemde "Nacizane tavsiyem, farklı skoru bulunca önde Muleka ya da Cenk Tosun'u bırakıp orta sahadan kimseyi çıkarmadan o bölgeye taze kan aktarmaktır." diye tavsiyede bulunmuştum.

Dün bu minvalde değişiklikler yaptı. Aklın yolu bir.

Beşiktaş oyuna bildiğimiz düzende başlarken, Ankaragücü'ne Ömer Erdoğan'ın elinin değdiği de ilk dakikadan itibaren belli oldu. Sezon başından beri yürüyen Başkent takımı dün çok koştu, iyi mücadele etti.

Her iki takım da, maçın her anını yaşadılar, yaşattılar. Beşiktaş'ta Salih, Weghorst'la birlikte sahanın en iyisiydi. Ankargücü'nün iki golünü atan Beridze de alkışı sonuna kadar hak etti.

***

Weghorst demişken devam etmeli.

Gerçek bir savaşçı. Jorge Jesus iyi ki, "Bana yaramaz" demiş!

Hollandalı öyle akıllı ki, alamayacağı toplarda "yalancı asist" yapıyor ve bunu yaparken çok sahici davrandığı için etrafındaki tüm rakipleri yanıltıyor.

Dün ilk golde yine aynı şeyi yaptı ve Muleka'ya boş kaleye topu göndermek kaldı.

DİKKAT!:Maç sonunda sahaya bir taraftarın girip Beşiktaşlı oyuncuya tekme atması rezaletin son perdesiydi. Ankaragücü tribünlerin çok ama çok ağır bir ceza verilmez ise bundan sonra benzer olayların olması kaçınılmazdır. Yazık bu futbola, gerçekten yazık.

NOT: Mete Kalkavan her düşene faul çalmasa, her yerde yatan için oyunu durdurmasa, Atakan, her top kaybettiğinde kurşun yemiş gibi yere uzanmasa Premier Ligi tadında maç izleyebilirdik.

Turgay DEMİR / Fotomaç