Türk futbolunda işler iyi gitmiyor. Yanlış anlaşılmasın bu tanımlamanın pazar günü oynanan 4-2’lik Fenerbahçe-Beşiktaş derbisiyle ilgisi yok. Evet, o maçta “can yakan” hakem hataları vardı, VAR odasının yine “varlığı” tartışıldı, ne var ki TFF’nin sorunları bir hakem hatasıyla özetlenecek kadar ufak değil.

TFF uzun zamandır yönetilemiyor. Bırakın yabancı bir firmaya tonlarca para verilip 5 yıllık stratejik plan çıkartıldığına, Mehmet Büyükekşi federasyonu dün aldığı kararı bugün revize eden, olmadı o kararı da yenileyen bir yönetim biçimiyle çalışıyor. Anımsayacak olursanız bir “Rezerv lig” macerası vardı. Allanıp pullanıp kamuoyuna sunuldu, sonra kulüpler, “Sizin otel, uçak paraları ve işletme giderlerinden haberiniz var mı?” deyince geri adım atıldı, başlayan lig, apar topar iptal edildi. Şimdilerde ise kulağımıza geldiği kadarıyla, antrenmandaki futbolcu fazlalığını eritmek için bir “B Ligi” çalışmasından söz ediliyor. Daha doğrusu, kulüplerden, özellikle de Kulüpler Birliği’nden habersiz adım atamayan federasyonun kulağına birileri kar suyu kaçırmış, harıl harıl araştırma yapılıyormuş.

Anlaşılan Sayın Büyükekşi bir süre başkanlığını yaptığı TİM (Türkiye İhracatçılar Meclisi) ile TFF’yi birbirine karıştırıyor. Çünkü İhracatçılar Meclisi’nde delegeyi bir şekilde memnun edersiniz, ama futboldaki memnuniyet maçtan maça, hatta, maçın içindeki dakikadan dakikaya değişiklik gösterir. 

Yine Sayın Büyükekşi’nin dünkü açıklamalarına gelirsek; tam bir felaketti. Yabancı oyuncu sayısı belli ki TFF’yi zorlayacak. Orada açık kapı bıraktı. Bir de borç sorununa değindi TFF Başkanı. Türk futbolunun nasıl yönetilemediğini itiraf etti bir anlamda. Toplam borcun 25 milyar, faizli geri ödemeyle bu rakamın neredeyse 50 milyar TL’yi bulduğunu açıkladı, “Battık” demeye getirdi. Elbette bu borç Büyükekşi döneminde yapılmadı ancak sürekli ertelenen ödemeler ve değişen kurallar borcu katlamış da katlamış.

Peki ne yapılacak? Açıkçası bu iktidar ve bu TFF yönetimi ile hiçbir şey. Tek çözüm, futbolun “futboldan gelen” isimlerce yönetilmesi ve Kulüpler Birliği gibi oluşumların süper güçlerinin taban birliklerine kaydırılması; bu yapıda oluşacak genel kurulun, futbolu gerçekten iyi yönetebilecek birilerini işbaşına getirmesi. Sonra da o kişinin “Deniz bitti” diyerek finans konusunu federasyonun 1. önceliği olarak açıklaması. Yoksa, değil federasyon yönetimi, iktidar da değişse bu futbol dünyası oradan oraya savrulur.

Arif KIZILYALIN / Cumhuriyet