Futbolda şampiyonluk heyecanı sona erdi.

Liglerin tescil edilmesinin ardından gözler 22-23 Haziran’da yapılması beklenen Türkiye Futbol Federasyonu başkanlık seçimine çevrilecek.

Seçime gireceğini açıklayan Mehmet Büyükekşi’nin kulüplerin geniş bir kesiminin desteğini aldığı ve yeterli imzaya ulaştığını duydum. Elbette karşı çıkan ve çekimser kalan “büyükler” de var.

Büyükekşi başarısız mıdır? Tartışılır. Sorun, yaptığı işleri anlatamaması. Danışmanlarını eleştiriyorum bu anlamda. İyi bir ekibi ve kurulları da yok ayrıca.

Kamuoyu, futbolun temel sorunlarına odaklanmıyor. Hele kulüpler... Onlar için asıl olan, çıkarlarını camiaları önünde savunmaya çalışmak, yapamazlar ise ezeli rakiplerine bulaşmak. Tutmadı mı? Federasyona kafa tutmak, hakemlere saldırmak.

Evet; iddiamın arkasındayım, “agresiflik” üzerine kurulmuş bir düzen.

Herkes hakkının yendiğini düşünüyor, “başkasının hakkını yedim mi?” diye yüzleşmiyor. Toplama çıkarmayı bilen herkes görür. Matematikte böyle bir gerçek var mı dostlar?

Bugünün sorunu değil. Futbolda özerklik yasası çıktıktan sonra gelmiş geçmiş federasyonlara bakın.

Alkışlarla uğurlanan kimler var? Bir elin parmağını geçmedi.

Tek sorun hakemler mi?

Yıllardır spor gazetecisiyim; üzülerek söylüyorum. Futbolumuzun günah keçisi her daim hakemler ve Merkez Hakem Kurulları olmuştur.

Onları yönetenler ise önce sırtlarını sıvazlayıp, yarın kısa yoldan kurban etmişlerdir.
Büyükekşi seçilirse, en büyük eleştiriyi benden alacaktır. Görev süresinde, “sorunun hakem ücretlerinin düzeltilmesi” olduğu yanılgısına düştü. Ya da öyle olduğuna ikna edildi.

Döneminde iki MHK değiştirdi. Devam ederse üçüncüsü gelecek, Lale Orta ile çalışmayacak. Pişmanlığını yakın çevresine anlatması yetmez. İşi bilenlere danışmak gerek.

Çılgınlıktır!

MHK ve hakem konusu “profesyonel danışmanlara” bırakılmayacak kadar ciddi ve hayatidir. Sezon başında o kadar deneyimli insan dinlediniz, doğru kararı verdiniz mi Sayın Başkan?

Bu coğrafyada futbolu yönetmek veya talip olmak çılgınlıktır. Ne İsa’ya yaranabilir, ne Musa’ya. Sırtınızı sıvazlayanlar üç gün sonra sizi yarı yolda bırakırlar.
Üşenmedim saydım, 40 yılı aşkın sürede 19 kişi, ama 25 kez federasyon başkanı ile çalışmışım. Bunun normal olduğunu kim söyleyebilir?

TFF Başkanı olursanız yıpranırsınız, dostluklar bozulur, çıkarlar söz konusu olunca kimse babasını tanımaz. Yalnız kalırsınız.

Yola çıkmaya hazırlanan dostlarıma anımsatayım!

Cemal ERSEN/ Milliyet