Bir insan sürekli dayak yemek ister mi?

“Kazıklayın beni” diye 6 ayda bir delirir mi? Ha bire aynı hayal kırıklığını yaşamaktan bıkmaz mı?

Her transfer döneminde yeniden hayran oluyorum, bu işin büyüsü üzerine daha fazla düşünmek gerek.

Bu kadar başarısızlıkla sonuçlanıp da bu kadar tekrarı arzulanan başka bir faaliyet bulmak kolay değil. Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray’ın son 3-4 yıldaki transferlerine bakmak yeterli.

Bir strateji zaten yok da başarılı denebilecek transfer oranı da yüzde 10-15’i zor buluyor.

Buna rağmen ortalık “X çeksek”, “Y çözsek”, “Z indirsek” diye sayıklayanlarla, duyumcularla, emoji hastası muhabirlerle dolu.

Bağımlılık mı, her şeye rağmen sevdiğine umut besleyebilmenin aracı mı, kendini çağın ruhuna uygun bir tüketim biçimiyle avutmanın adı mı…

Bilemiyorum ama taraftardaki bu halin günü kurtarma derdindeki yönetimlerin, takipçi kasan amigo muhabirlerin ve benzerlerinin ekmeğine yağ sürdüğü açık.

Mithat Fabian SÖZMEN / Evrensel