Özellikle Avrupa futbolunda şirketleşen ve yabancı sermaye ile büyüyen kulüplerin gelirlerindeki ciddi artış, bir süre sonra giderlerin de aynı ölçüde artmasına neden oldu. Tüm bu sürece bir de kötü yönetimler eklenince, kulüplerin mali disiplinleri zaman içinde büyük yara aldı.

Avrupa Futbol Federasyonları Birliği (UEFA) de mali disiplini sağlamak amacıyla, ‘Finansal Fair Play Düzenlemesi’ (FFP) olarak adlandırılan uygulamayı 2010 yılında kabul etti. Ardından 2013-2014 sezonundan itibaren kulüplerin kendi mali gelirlerini dengelemek için, bağımsız olarak çalışan ‘Finansal Kontrol Kurulu’ (CFCB) kuruldu. Bu doğrultuda futbol kulüplerinin sürdürülebilirlik için finansal önlemleri almalarını sağlamak adına büyük bir adım atılmış oldu.

UEFA, FFP düzenlemesine dair gerekli şartları yerine getiremeyen kulüplere; uyarı, kınama, para cezası, puan düşürme, UEFA gelirlerine el konulması, UEFA organizasyonlarında kadro kısıtlaması ve Avrupa kupalarından men olmak üzere çeşitli cezalar veriyor.

BEŞİKTAŞ DÂHİL 8 KULÜP ‘DENK BÜTÇE’ GEREKSİNİMLERİNİ KARŞILAYAMADI

Geçtiğimiz günlerde ise UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu’ndan yapılan açıklamada, Türkiye'den Beşiktaş, İtalya'dan Milan, Inter, Juventus, Roma, Fransa'dan Monaco, Olympique de Marseille ve Paris Saint-Germain'in son 5 mali yılın incelenmesi sonucu ‘denk bütçe’ gereksinimlerini karşılayamadığı duyuruldu.

Ceza verilen sekiz kulübün toplamda 172 milyon Euro’luk UEFA katılım gelirlerine tedbir konulduğunun altı çizilirken, bu tutarın yüzde 15'lik kısmına denk gelen 26 milyon Euro’nun da kulüpler tarafından ödeneceği, kalan yüzde 85’lik dilimdeki 146 milyon Euro’nun kulüplerin yapılandırma sözleşmelerindeki hedeflere uymasına bağlı olarak ödeneceği duyuruldu.

Açıklanan kararda en fazla cezayı 10 milyon Euro ile Paris Saint-Germain alırken, Beşiktaş 600 bin Euro ödeyecek. Ayrıca Monaco ve Olympique de Marseille 2’şer, Beşiktaş'ın 4, Milan'ın 15, Juventus'un 23, Inter'in 26, Roma'nın 35 ve Paris Saint-Germain de 65 milyon Euro’luk gelirine tedbir konulduğu bildirildi.

Bu noktada cevaplanmayı bekleyen pek çok soru var.

Örneğin, UEFA Kulüp Finansal Kontrol Kurulu’nun altını çizdiği ‘denk bütçe’ tam olarak nedir? Beşiktaş’ın bundan sonra yapması gerekenler neler? İzlemeye alınan kulüpleri ne gibi tehlikeler bekliyor?

Bunun gibi tüm soruları İsviçre'deki Uluslararası Spor Tahkim Mahkemesi (CAS) ile Euroleague Basketbol Tahkimi'nin tek Türk hakemi olan spor hukukçusu avukat Emin Özkurt’a yönelttim.

DENK BÜTÇE NEDİR?

1-) CFCB’nin açıkladığı ve kulüplere cezalar yağdırdığı kararda altı çizilen bir durum var: Denk bütçe… Bu tam olarak nedir? Beşiktaş bonservis cinsinden sattığı kadar mı oyuncu alabilecek?

Denk bütçe sistemi temelde kulüplerin gelirleri kadar giderleri olmasını sağlayan bir sistem. Bu gereksinim kapsamında ücretler, transferler ve menajer ücretleri için yapılan harcamaları kulüp gelirinin yüzde 70'i ile sınırlandırması gerekiyor.

Kulüplerin gelirleri sadece oyuncuların transferinden elde edilen bonservis gelirleriyle sınırlı da kalmıyor. Bu gelirlerin içerisinde maç bileti, sponsorluk, ticari faaliyet ve yayın hakları gelirleri gibi kalemler de bulunuyor. Dolayısıyla Beşiktaş, oyuncularının transferinden gelen bonservis gelirlerine ek olarak bu gelir kalemleri düzeyinde denk bütçe sistemi kapsamında harcama yapmak zorunda.
 

NEDEN SON BEŞ YIL DİKKATE ALINIYOR?

2-) Açıklanan kararda son beş yıl vurgusu yapılıyor. Bunun önemli bir gerekçesi var mı?

Buradaki asıl amaç ölçülü bir şekilde kulüplerin değerlendirilmesi. Beş yılın baz almasındaki sebep beş yıldan daha öncesini kapsayan bir incelemenin orantılı olmayacağı ve halihazırda beş yıllık dönemde gerekli şartları sağlayan kulüplerin incelemeye takılmamasının daha adil ve ölçülü olacağı.

BEŞİKTAŞ’A VERİLEN CEZA NE ANLAMA GELİYOR?

3-) Beşiktaş’a biçilen ceza 600 bin Euro… Hatta 4 milyon Euro’luk gelirine de tedbir konuldu ve Beşiktaş, UEFA ile anlaşma yaptı. Peki bu anlaşmada ödemelerdeki kıstaslar neler?

Beşiktaş ile Kulüp Finansal Kontrol Kurulu’nun arasında yapmış olduğu anlaşmaya göre Beşiktaş tedbir konulan 4 milyon Euro’luk miktarın 600 bin Euro’luk kısmını önkoşulsuz olarak ödeyecek. Kalan 3 milyon 400 bin Euro’luk miktarı ise taksitler halinde sözleşmede belirlenen şartlar gerçekleştiğinde ödeyecek.

Bu kapsamda;

- 200 bin Euro 2021/22 hedefi 20 milyon Euro'dan daha fazla aşıldığı takdirde,

- 1 milyon 600 bin Euro 2022/23 hedefi 40 milyon Euro'dan daha fazla aşıldığı takdirde,

- 1 milyon 600 bin Euro ise 2023/24 hedefi 40 milyon Euro'dan daha fazla aşıldığı takdirde Beşiktaş tarafından UEFA’ya ödenecek.

WEGHORST’UN OPSİYONUNUN KULLANILMASINDA SORUN ÇIKABİLİR Mİ?

4-) Beşiktaş’ın şu an oldukça formda olan Hollandalı golcüsü Wout Weghorst'un sezon sonunda satın alma opsiyonu bulunuyor. UEFA’nın verdiği cezayı da göz önünde bulundursak Beşiktaş'ın Weghorst’un 10 milyon Euro'luk opsiyonunu kullanmasında bir sıkıntı olur mu?

Beşiktaş ile UEFA’nın Kulüp Finansal Kontrol Kurulu arasında bir ‘Uyum Anlaşması’ imzalandı. Yani Beşiktaş üzerinde uygulanmış bir transfer yasağı bulunmuyor.Beşiktaş’ın söz konusu Uzlaşma Anlaşması’ndaki yükümlülüklerini yerine getirmesi durumunda Wout Weghorst’un satın alma opsiyonlarının kullanımı konusunda herhangi bir engel bulunmuyor. Şartlar yerine getirildiği takdirde ve dikkatli hareket edildiği sürece oyuncu alınabilir.

Önemli olan denk hesap açığının aşılmaması, çünkü bu aşıldıkça men cezasına kadar gidiyor süreç. Fakat Beşiktaş’ın UEFA ile hemen anlaşma yapması ve 600 bin Euro ödemeyi kabul etmesiyle, ilerideki transfer planlarının önü açılmıştır diyebiliriz. Yani Weghorst’un alınması için 10 milyon Euro’luk satış yapılmasına teknik olarak gerek yok. 

Beşiktaş'ın yaz transfer döneminde Burnley'den bedelsiz olarak bir yıllığına kiralık olarak kadrosuna kattığı Hollandalı forvet oyuncusu Wout Weghorst’un satın alma önceliği Beşiktaş'ta… Siyah Beyazlılar, Haziran ayına kadar oyuncuyu 10 milyon euro bedel ödeyerek alma hakkına sahip. 

ŞARTLAR YERİNE GETİRİLMEZSE MEN CEZASI GELEBİLİR Mİ?

5-) Beşiktaş’ın UEFA organizasyonlarından men edilme şartları neler?

UEFA ile yapılan anlaşmayla Beşiktaş yükümlülükler altına girdi. Bazılarının yerine getirilmemesi halinde UEFA organizasyonlarından men edilme riski bulunuyor. 2021/22 yılı denk hesap açığı 20 milyon Euro'dan fazla, 2022/23 yılında 40 milyon Euro'dan fazla ve 2023/24 yılında ise 20 milyon Euro'dan fazla aşım gerçekleşirse Beşiktaş ilerleyen üç yıl içinde ilk katılma hakkını elde ettiği sezonda uygulanmak üzere UEFA kupalarından bir yıllığına men edilebilecek. O nedenle çok dikkat etmesi gerekiyor.
 


30 yaşındaki Hollandalı santrafor Weghorst, 2 golün yanı sıra 4 de asist kaydetti. Böylece lider Beşiktaş’ta 5 haftada toplam 6 gole direkt etki yapmış oldu


‘BORÇ YİĞİDİN KAMPÇISIDIR MOTTOSU FUTBOLUMUZU BİLİNMEZLİĞE SÜRÜKLÜYOR’

Her sezon başı Türkiye’de başta dört büyükler olmak üzere tüm kulüpler, milyarlarca lira borç açıklıyor. Borçların ortaya çıkardığı tablolara göre de Türkiye Futbol Federasyonu tarafından harcama limitleri veriliyor. UEFA’dan men edilme riski son olayda bir kez daha kulüpleri tehdit ediyor olsa da yine de hareketli transfer dönemleri yaşanıyor ve milyonlarca Euro’lar harcanıyor. Bu döngüde ‘Türk Futbolunu neler bekliyor?’ sorusunun cevabı çok önemli…

Spor yazarı Uğur Vardan bu soruma "Türkiye’deki futbol mantığı günün kurtarılmasına yönelik. ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ mottosuyla hareket edildiği sürece bir şeylerin düzelmesi çok zor" cevabını verdi ve şu bilgilerin altını çizdi:

-- Türkiye’de ilk mağlubiyetle birlikte, daha önce övgülere boğulan teknik direktörler ya da oyuncular, birden yerin dibine batırılır ve kadroların değiştirilmesi istenir. Bunun mali portresini taraftar önemsemez, ortada hukuki meselelerin, insani yanların olduğunu kabul etmez. Taraftarın futbol kültürü bu refleksler üzerine inşa olunca yönetimler de günü kurtarmaya bakar, bozuk görülen parçaların düzeltilmesi adına yeni transferleri kovalamaya başlar.

-- Öte yandan futbol kulüpleri sistemin el üstünde tuttuğu kurumlardır. Bilirler ki ne kadar açılırlarsa açılsınlar, ne kadar borç yaparlarsa yapsınlar; düzen onlara karşı hep hoşgörülü ve affedici olacaktır. Bireysel olarak yaptığınız yanlış ekonomik hamleler cezalandırılır, şirketseniz iflas noktasına gelebilirsiniz ama kulüpler her daim kollanır. Böyle olunca da ‘Borç yiğidin kamçısıdır’ mottosu eşliğinde hemen gelecek başarı için kasaların ağzı açılır. Bilinçaltında “Nasılsa devlet bir şekilde bize el atar, kurtarır” fikriyatı olduğu için de milyonlarca euro harcanarak yapılan transfer çılgınlıkları devam ediyor. Bu da süreci bir bilinmezliğe taşıyor.

SONUÇ: ŞAMPİYONLAR LİGİ’NE KATILMANIN NEREDEYSE İMKÂNSIZ OLDUĞU BİR FUTBOL ORTAMI

Sonuç olarak gelinen noktada Avrupa sahnesinde geriye doğru adım atan, organizasyonlara en alt basamaklardan başlayan, oyunun en önemli vitrini olan Şampiyonlar Ligi’nde yer alamayan bir Türk futbolu tablosunun ortaya çıktığını vurgulayan Vardan, “Onca harcamaya rağmen şimdiki zamanı ve geleceği de kurtaramayan tuhaf bir modelimiz var. Böyle olunca da dışarıda boy gösteremeyen oyunun aktörleri, sadece iç denizlerdeki mücadeleler için çabalıyor” dedi ve ekledi:

“Orada da kaygan bir yapı olduğu için her daim oyunun güzelliğinden ziyade kaotik bir ortamın yarattığı tablo öne çıkarken, hak ve hukukun tecellisine inanmayan buna mukabil sadece kendine yönelik bir eşitlik ve adalet isteyen zihniyet genele hâkim oluyor. Özetle onca masrafa, onca borçlanmaya karşın ne huzur var ne de oyunun güzelliği…”

Hürriyet