Galatasaraylı Abdülkerim Bardakcı’ya Beşiktaş derbisinde forma giydirten karar aynen şöyle: “... Abdülkerim Bardakcı’nın rakip takım futbolcusuna yönelik ciddi faulü nedeniyle Futbol Disiplin Talimatı’nın 43. maddesi uyarınca 2 resmi müsabakadan men cezasının; somut olayın özelliklerine göre takdiren indirilerek 1 resmi müsabakadan men cezası biçiminde düzeltilmek suretiyle kararın onanmasına...”

İmza; Tahkim Kurulu.

Peki soru şu: Tahkim Kurulu’nun burada indirime gitmesine gerekçe olan somut olaydaki o özellik veya özellikler neler? Hani, futbol kamuoyunun ‘göremediği’(!), ona 2 maç ceza veren Profesyonel Futbol Disiplin Kurulu’nun da (PFDK) ‘atladığı’ o olayın özellikleri.... ‘Tecrübe farkı’ bu olsa gerek! Bir başka deyişle; aynı kurulun, aynı sevk maddesinden son 8 gün içinde önüne gelen 3 dosyada, Abdülkerim Bardakcı’nın cezasının ‘inmesine’; 3 gün öncesinde Trabzonsporlu Yusuf Yazıcı’nın, sonrasında ise Karagümrüklü Adnan Uğur’un cezalarının ‘onanmasına’ sebep olan o ‘özellik farkı’ nedir? “Somut olayın özelliklerine göre...” Ne demek bu, söyler misiniz? Evet Türkiye’de bir ceza ilk defa inmiyor, ilk defa da kalkmıyor ama; o cümleniz bir ilk, bizler için sevgili Tahkim Kurulu. Şu ‘olayın özellikleri’ neymiş bir açıklayın da biz de, kamuoyu da öğrensin...

KARAR, AKILLARA ZARAR

Hele hele 3 gün öncesinde (28 Ekim) oyundan ihraç edilmesi sonrası 3 saniyede sahaya terk eden, ardından özür dilemedik kimse bırakmayarak örnek bir davranış sergileyen Yusuf Yazıcı için 2 maçlık men cezasını ‘yerinde’ bulup; 3 gün sonrası (1 Kasım) ihraç kararının ardından sahayı terk etmesi neredeyse 3 dakikayı bulan, bu süreç zarfında da, orta hakeme olsun, 4. hakeme karşı olsun, ekstra disiplin ihlalleri de gerçekleştiren o Abdülkerim Bardakcı için 2 maçlık cezayı ‘çok bularak’ 1 maça indirmek... Hele hele ‘somut olayın özelliklerine göre (!)’ 2 maçtan fazla alması gerekirken.

HUKUK SKANDALI

Bize göre tam bir hukuk garabetidir, skandaldır, en basit tabiriyle eyyamdır. Tıpkı PFDK’nın Konyaspor müsabakasında ihraç edilen Fenerbahçeli Valencia’nın ‘tartışılan kartını’ hakemin yerine geçerek masada düzeltmeye kalkışması gibi. Tıpkı aynı kurulun; kurallar yerine, kamuoyunun vicdanını dinleyerek Beşiktaşlı Souza için “ceza tayinine yer olmadığına” şeklindeki kararıyla PFDK tarihinde bir ilke imza atması gibi... Kısacası, kişiler de, kurullar da değişse sonuç değişmiyor. Şekil A da görüldüğü gibi! Yine eyyam, yine eyyam... Üzülüyorum şu kelimeyi yazarken... Bir taraftan siliyorum, bir taraftan emsal iki olayla ilgili çıkan zıt kararlara bakıyorum, tekrar yazıyorum. Kendimi alamıyorum, maalesef. Bir ofsayt çizgisini, verilen veya verilmeyen bir kartı, kafadan ele seken topun penaltı olup olmamasına günlerce haftalarca konuşuyoruz ama oynamaması gereken bir futbolcunun bir kurul tarafından ‘tuhaf bir kararla’ oynatılmasını es geçiyoruz. Futbol dünyası da bunlar gibi bi enteresan.

NE DEĞİŞTİ SAYIN BÜYÜKEKŞİ?

Yargı organlarını görevleri devam ederken ‘adil olamadıkları’ iddiasıyla istifa ettirip görevden aldık. Yerlerine de ince eleyip sık dokuyup yeni kurullar atadık. Hatta Riva’da o kabarık CV’leriyle de bir gövde gösterisi yaptık. Bizler de o günlerde bu köşeden, “Sıkıntı, tecrübede değil ki başkan, zihinlerde” diye bir yazı kaleme almıştık. Kurul oluşumunda belirlenen onca kriterin pek de işe yaramayacağına vurgu yapmıştık. Hatta bu kaygımızı o ‘tanıtım toplantısı’ sonrası ayak üstü sohbetimizde sayın başkan Mehmet Büyükekşi’ye de aktarmıştık; “Bunları benim dışımda kimse bir araya getiremezdi” cümlesinden sonra. Çünkü asıl sıkıntı oraya oturan kişilerin ‘tecrübesizliği’ değil ‘ceketlerini çıkartamama’ sıkıntısıydı Sonuç; daha ilk iki dosyada patladı ceketler! Kaygılarımızda haklı olduğumuz çıktı ortaya.

VAR'I AÇANLAR KARAR ODALARINI DA AÇAR MI?

TFF Başkanımızın ve yönetimimizin iyi niyetinden şüphemiz yok. Gördüğüm kadarıyla farklı bir ajandaları da yok. Ama iyi niyet yetmiyor, koca futbolu yönetmek için sayın başkan. Bilgi, beceri ve tecrübe de niyet kadar önem arz ediyor.

Riva’daki sıkıntı da işte tam burada. TFF yönetiminden, Tahkim Kurulu’na, PFDK’sına... Kurullar adli yargı ile sportif yargıyı karıştırmış durumda, maalesef.

Örneğin; kitabın “Kurullar, raporlara göre karar verir” dediği, emrettiği yerde eğer siz kalkıp görüntüler eşliğinde ihraç kararını, “o kamera açısı, bu kamera açısı izler” ve kartın doğruluğuna göre karar verirseniz işte o zaman çamura saplanır çıkamazsınız oradan, sevgili kurul başkanı ve üyeleri.

Kısacası kitaptan şaşar, “talimatı okumak” yerine “havayı koklamayı” yeğlerseniz, bu ve bunun gibi skandal işlere imza atarsınız sevgili kurul üyeleri. Bu federasyon, “En önemli özelliklerimizden biri şeffaflık” diyordu ya. Ki, öyle de görünüyor.

O zaman nasıl MHK zamanı gelince aydınlatıyor bizleri, sizler de (Tahkim Kurulu, PFDK) bu enteresan kararlarınız konusunda aydınlatın bizleri. Varsa atladığımız, göremediğimiz, ona göre eleştirilerimizi geri çeker, özür dilemesini de biliriz.

Tahir KUM / Hürriyet