Futbol her zaman bildiklerini söyler ama görmek istemeyenlere ne söyleseniz fayda etmez. O yüzden her futbol maçında birçok soru oluşur beyinlerde. Hangi yanlış pas hafızalarda kalıcı, hangi vuruş göz alıcı? Sahanın içindeki ölü noktaları görmeyen bir teknik adam "geri planda" neler görüyordur?

Bozmak istemediği savunma "iskeletine" bakınca yiyeceği golü görüyor mudur mesela? Bazı yenilgiler özre müsait değilse, bazı futbolcuları müsait bir yerde indirmenin zamanı gelmemiş midir? Sorular cevap ararken, takıma enerji pompalayan forvet santralinde arıza da baş gösterirse, bir bakmışız Beşiktaş ilk yenilgisini almış, birileri de kendine geç kalmış! Bu "yarım intiharın" önünü kapatmak için teknik patronun gözünü açması gerekiyor.

Valerien İsmael'in Alanyaspor'la başlayan ve her maçta açığa vuran zaafları görmezden gelmesinin sebebidir Başakşehir yenilgisi. O yüzden hesabı ondan sorsunlar.

Weghorst'un ilk kez bu kadar aciz kaldığı bir maçta Kartal'ın gagalarındaki pozisyon parçalarına gelince, onları da talihsizliğe yorsunlar. Kendi ayaklarına basan savunma oyuncularına sahip oldukları için "ne kadar şanslı" olduklarını yok sayıp!

Özellikle ilk yarıda Başakşehir'in pas trafiğine bakınca, Beşiktaş'ın orta alanındaki seyyahların bu yükün altından kalkamayacağı ortadaydı.

Varsa yoksa N'Koudou. "Biz uzun toplar atalım sen koş! Biz seyredelim sen bir koşu dağları del de gel!"

Eldeki en değerli futbolcuyu rakipten çok takım arkadaşları yoruyorsa, "yarım intiharın" kalan kısmı futbolculara aittir. Onlar da maçın sonunda kendilerine sorsun, "3 puanı niye kaybettik?" Cevabı ben vereyim; "sizde olanlar Başakşehir'de olmadığı için kaybettiniz ya da Başakşehir'de olanlar sizde olmadığı için."

Hakkı YALÇIN / Fotomaç