Bir yanda şampiyonluk yarışında yeni bir kayıp daha yaşamak istemeyen F.Bahçe, diğer yanda kendisine Ziraat Türkiye Kupası'nı hedef alan Beşiktaş.. Sivas'ta iki puanlık şok kayıp sonrası morallerin bozuk olduğu sarı-lacivertliler, bu düşüncesinden arınarak çıkmış derbiye. Elbette arkasına binlerce taraftarının desteğini de alınca, mücadeleye İsmail Kartal'ın dediği gibi tempolu, coşkulu ve enerjili başladılar. Oyunu Beşiktaş yarı sahasına yıksa da, ilk yarım saat aradığı golü bulamadı. Ne zaman ki Beşiktaş'ın 11 milyon euro'luk Libyalı yıldızı (!) Al Musrati'nin yaptığı garip, gereksiz, zamansız, anlamsız faulü sonrası gelen kırmızı kart; sarı-lacivertlilerin arayıp da bulamadığı gol (!) oldu. F.Bahçe soyunma odasına keyifli keyifle giderken, "İkinci yarıda işimiz daha kolay olur" düşüncesi hakimdi sarı-lacivertlilerde. İrfan Can Kahveci'nin farkı ikiye çıkartan golü, Kadıköy'de yeniden 'Şampiyon' seslerinin yükselmesini sağladı.
Ancak bu golden sonra şanssızlık mı, beceriksizlik mi bilinmez; F.Bahçelilerin "Ha şimdi, ha birazdan atarız" dediği gol, Tosun Paşa'nın ayağından sarı-lacivertlilerin fileleriyle buluşunca görüntü de tersine döndü. Beşiktaş "Hadi bir beraberlik" diye saldırırken, F.Bahçe'yi ise "Yok artık, 10 kişilik rakibe de 2-0'dan maç kaybedecek değiliz herhalde" stresi sardı. Evet, zorlu derbiyi maçın favorisi olarak gösterilen ev sahibi F.Bahçe kazandı. Beşiktaş mı, ligde 5'inci sıraya geriledi. Başkan ve yönetim demişti ya; "Hedefimiz Türkiye Kupası'nı müzemize götürmek" diye. Başka da çare kalmadı zaten. Ya Kupa, ya Kapı!..

Cenk Atılgan/fotomaç