Sahadaki yıldızlara bakın; Dele Alli, Redmond, Weghorst, Josef, Masuoku, Roiser, Lincoln, Arao, Pedro, Ferdi, Szalai...

Her iki kalede yedi-sekiz gol pozisyonunun yaşandığı, en az dört golün atıldığı bir derbiyi izleyebilirdik; eğer sahada bir Premier Lig hakemi olsaydı.

Maalesef bizim Volkan Bayarslan vardı.

Düdüğü susmak bilmedi, iki takımın da tempo yapmasından korktu ve özellikle ilk yarıda maçı resmen öldürdü.

Bir süre sonra oyuncular da anladılar hakemin niyetini ve "Bu kadar temposuz bir oyunda gol yersek altından kalkamayız" korkusuyla frene bastılar.

70. Dakikaya kadar maç "hakemin temposuyla" oynandı.

Ne zaman ki, Ghezzal ve Cenk Tosun oyuna girdiler Beşiktaş sazı eline aldı. Ghezzal'ın iki nefis ortası var ki birinde top direkten döndü.

Aynı şekilde Roiser'in 30 metre deparın ardından yaptığı harika ortaya Weghorst'un uçarak vurduğu kafa şutunda top direği sıyırıp dışarı gitti.

Son 20 dakikada Beşiktaş tempo yaparken, Fenerbahçe daha çok skora razı gibiydi.

Jesus, Lincoln'un Ghezzal karşısındaki zaafını görünce Alioski'yi oyuna alıp o bölgeyi kapatmaya çalıştı.

Beşiktaş'ta, Weghorst sahada basmadık yer bırakmazken, Ghezzal sanatını konuşturdu, Josef, Salih, Gedson da işlerini iyi yapanlardı, Delle Ali gayretli, Redmond etkisizdi.

Muleka ise Burak Yılmaz'ın ofsayta düşme rekorunu kırmakla meşguldü.

Fenerbahçe'nin en iyisi Gustavo Henrique'ydi, Ferdi ve Arao da görevlerini yaparken Pedro, Crespo, İrfan başta diğerleri son derece etkisiz kaldılar.

Turgay DEMİR / Fotomaç