Şenol hoca ile Beşiktaş Kulübü'nün yollarının ayrılma vakti gelmiştir artık. Bence geçmiştir de neyse..

Bundan sonrası bünyeye zarar.. Hoca kendi ağzı ile açık açık söylüyor. Beni kovana kadar burdayım diyor. Yani beni kovun kardeşim ne bekliyorsunuzun başka bir deyişini yapıyor. Kendi kendime diyorum ki ‘’Bülent bak takım yeni bir hava yakaladı 2 maç galibiyet ile bitti sallanıp durma artık kimseye’’ fakat dinletemiyorum. Nasıl dinleteyim? Takımın hocası çıkmış Adem ile Kagawa’yı aynı anda oynatmak zor gibi diyor. Oğuzhan – Adem yaptık adam kovalamadılar diyor. Allah aşkına hocam biz söyleriz onu. İkisi de 10 numara koşmazlar deriz. Kahve muhabbeti böyle yapılır zaten. Ama iyi antrenörlük bu ikisini koşturup tempo yaptırabilmekten geçiyor. Ben Atiba – Dorukhan önü Adem – Kagawa – Oğuzhan yapıp topun devamlı bizde kalacağı Caner – GG’ü hücumcu bek gibi kullanıp defans arkasına sarkıtacağımız futbolu hayal ederken bizim hocanın vizyonuna bak sen. Hocamızın PL seyrettiğinden emin değilim ama ben söyleyeyim 3 Şubat 2019 tarihindeki Arsenal maçına çıkan City kadrosunun ön 6’lısı Kevin de Bruyne – İlkay Gündoğan – Bernardo Silva – David Silva – Raheem Sterling – Sergio Agüero idi. Oyuna da sonradan Riyad Mahrez – Gabriel Jesus girdi. Şenol hocamıza sorsak bu 8 kişiden kaçı adam kovalar acaba? Hocaya göre sadece İlkay da Guardiola olunca hepsi. Bu oyuncular yıldız,14/16,genç takımlarda böyle mi oynuyorlardı sizce? Tabi ki hayır. Hepsi kraldı eskiden. Hadi şimdi karşısındaki takım Arsenal’i dile getirmeden o City kardeşim sen ne anlatıyorsun diyebilir muhalefet olmak isteyen; o zaman ona sorarım lig lideri takım İrfan Can Kahveci’den ön libero yarattı mı? Mahmuttan, Attamahtan stoper? Napoleoni'den tempolu kanat? Her iş gibi futbol takımı hocalığı da devamlı çalışmayı gerektiriyor. Öyle vitesi boşa atayım diyeceksen milli takım hocası olacaksın ki Şenol hocamızın da vizyonu odur. İyi takımların iyi hocası olmak ile iyi takımın devamlılığını üstüne koyarak sağlamak farklı şeyler. Beşiktaş kulubü tez zamanda hocanın veda yılı olduğunu sene sonunda büyük bir tören ile kulüp takımı jübilesinin yapılacağını açıklamalı, hocamızı onore edip antrenör arayışını başlatmalı. Bu yol ile, çok küçük şampiyonluk ondan birazcık daha büyük Şampiyonlar Ligi'ne katılımı şansı kovalanabilir.


Geleneksel Teknik Direktör sitemimizden Cumartesi günkü karşılaşmada kendimizce akılda kalan ve gelecek için umut olabilecek detaylara geçelim. Başta Güven. Sahte okey Babel’den sonra en azından ne olduğu belli olan bir çizgi oyuncusu gibi oynadı. Belki kırmızı kafa kadar afralı alıp verişleri olmadı kaliteyi yukarı çekmedi ama en azından o bölgeye ruh kattı , enerji kattı , olmayan çalınmış karakteri kattı. Böyle devam etmeli. Oyununu süsleyebilir, topla biraz daha yumuşak olabilir ise ne ala ama var olan depar gücünü geliştirir, devamlılığı üst düzeye taşırsa o formayı üstünden kimse alamaz. Kendine modern bir kanat oyuncusu formatı yüklerken bir yandan da gözü Burak abisinde olmalı. Merkez hücumcunun nasıl , ne zaman ve nereye koşu atması gerektiğini ezberine yazmalı. Ayrıca ilk kontrolün gol vuruşunun %90 ı olduğunu anlayıp onun üstüne çalışmalı. Güven den sonra alkış taraftara.. Doğru yolu bulup formayı ıslatan herkesi alkışlamak bence büyüklük göstergesi. Teknik tarafa döner isek tekrar , böyle senin üstüne korkusuzca önde baskı yapıp , tempolu savunma yapan takımlarda en önemli mevkiler oyunun merkezinde oynayanlar oluyor. Özellikle 6 numara bölgesi çok kritik. Rakibin bütün pozisyonlar için olan savunma direnci bu pozisyon ve onun gerisindeki defans orta ikilisi için biraz daha yumuşak veya yetersiz kalabiliyor. Ya orta sahanızdaki bu oyuncunuz yaratıcı olup hem pas hem dribling üstünden oynayabilecek ya da arka stoperlerinizden biri topla rakibin göbeğine direkt dalışlar yapabilecek. Bu şekilde karşı tarafın savunma konsantrasyonu dağılabiliyor. Geleni karşılama telaşı ile pozisyon kaymaları ve neticesinde bizim için boş adamlar ortaya çıkabiliyor. Ctesi , Atiba başlangıçta bocalasa da üretim kalitesi düşük kalsa da daha sonra toparladı. Çok üst düzey olmasa da pozitif katkı yaptı. Ben ısrarla Beşiktaş’ın transferde bu bölgeye bir patrón alması gerek diyorum. Arka taraftan ise Mirin bana ilk maçında bu işleri iyi yapabilecek izlenimi vermişti ama sonra durdu. Görünmeyen bir el durdurdu sanki..Ortasaha için ek notum (geçen yazınıın bir tekrarı) tüm iyi niyeti ve çalışkanlığının yanında Dorukhan’nın da oyun kalitesi ve etkinliğinin artması gerektiğini düşünüyorum. Stoper tandeminin uyumu , net , temiz ayak içi olan ve ilk kontrolü üst düzey bir santraforun varlığı, ayağı yumuşak olanın sayısının artması ile tiki taka dan esintiler verilmeye başlanması içimizi serinletti. Devam edilebilse keşke...

Son ve tabi ki tekrar olarak, kalan 13 haftada hala kaf dağının ardında gibi duran başarının yakalanması için bu takımın doğru ve düzgün yönetilmeye ihtiyacı var. Ücretlerin zamanında ödenmesi,önümüzdeki dönemin doğru planlandığının camiaya gösterilmesi çok önemli. Olur mu? Yapılabilir mi? Çok iyimser değilim açıkçası..Yani, lokantada oturuyorduk, yemekler bitmiş tam çayı söylemiştik ki aklıma Kagawa düştü hemen hocaya söyledim hoca da para yok ki dedi ben de parayı takma kafana şu kadar benden şu kadar da başkan veriyor hocam dedimcilerin yönetici olduğu yerde kim nasıl iyimser olur ise anlatsın biz de olalım.

Herkese iyi haftalar...