Bakmayın kırılma maçı falan diye milletin ortalığı velveleye vermesine.

Kırılırsa alçıya alırız, sıkıntı yok.

Sadece zevkli geçeceğine inandığımız bir maç, o kadar.

Lakin var olan potansiyelimizi de ortaya dökeceğimiz bir maç olsun.

Onu bekliyoruz. O ortaya çıktığı anda, gerisi laf-ı güzaf.

Ezer geçeriz.

Sergen Hoca, Batshuayi'nin yokluğunda soyadaşını en uca koyarak bence doğru bir iş yaptı.

İdeal geri dörtlüyü de sahaya sürünce, orta sahadaki yıldızların parlamasına kaldı iş.

İstekli ve ısırgan oynadığımız zaman farkınız hemen belli oluyor. 7 dakika top görmedi Trabzon.

İlk toplara basan, rakibin oyun kurmasına izin vermeyen, atak oynayan takım hep Beşiktaş'tı.

Mesela bu dakikalarda Güven dikkatli ve yaratıcı olsa tabela çoktan değişmişti bile.

İlk yarım saatte Trabzon'un korner atışları hariç kalemize gelemediği dakikalarda öne çıkan boşluğu bulduğumuz anda öne geçeceğimizden emindim.

Net biliyorum ama ispat edemiyorum. 40'tan sonra iki tane karşılıklı gol pozisyonu var.

Kaleciler ikisinde de başarılıydı.

Yalnız Larin sağıyla vurmayı becerebilse daha boş, daha netti sanki pozisyon.

Baskıyı artırdığımız dakikalarda ve devam eden oyunda hakem Erkan Özdamar'ın, rakip oyuncu yerde yatıyor diye oyunu durdurması ne kadar rezaletse, Pjanic'in mükemmel ara pasında Umut Meraş'ın kaçırdığı pozisyon o kadar eyvahtı.

Ve yediğimiz gol bir o kadar da atamayana atarlardı. Vallahi enteresan.

İkinci yarının hemen başında Pjanic'in ve Güven'in muhteşem, Uğurcan'ın hayati dokunuşları vardı.

Şampiyon olduğumuz sene Larin, rakibin hatalı geri paslarını yakalayıp, 7'ye yakın gol atmıştı.

Kod adı inançtı ve ısrarcıydı.

İşte yine öyle orta sahadan kokuyu aldı, hızını artırdı, araya sızdı, topu yakaladı ve golü kaydetti: 1-1.

Gol güzel dakikada gelmiş, her türlü hamleye kulvar açmıştı.

Bu minvalde Salih Uçan ve kaleye topu daha hızlı taşımak için N'Koudou oyuna alındı.

Tamam da adamın ayağına 10 dakikadır top değmedi neredeyse, Kalem de kâğıda!

Alen MARKARYAN / Akşam