Süper Lig'in 6. haftası oynanırken ardı ardına yaşanan kabus gibi sakatlıklar, teknik direktörlerin rahat kadro kurmasının önüne geçiyor.

Henüz sezon başı olmasına rağmen 4 büyükler birçok sakatlık haberiyle karşı karşıya kaldı.

Beşiktaş sakatlıklardan en çok çeken takım oldu.

Batshuayi ve Ghezzal'ın yanı sıra Vida, Teixeria, N'Koudou, Necip, Mehmet Topal'ın sakatlıkları sürüyor.

İstanbul Gedik Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Spor Psikolojisi Uzmanı ‪Şeval Kayğusuz, yaşanan bu sakatlıkların fizyolojik ve psikolojik nedenlerini Sabah.com.tr'ye anlattı.

Süper Lig'de sezon başında özellikle büyük takımlarda, birçok futbolcu sakatlık yaşadı. Bunun sezon başında olmasıyla konsantrasyon eksikliği veya mental bir nedeni var mıdır?

"KONSANTRASYON EKSİKLİĞİ, STRES, ZİHİNSEL HAZIRLIĞIN TAMAMLANMAMASI..."

"Tabii, böyle bir değişkenin de sakatlıklara sebep olması mümkündür diyebiliriz.

Sezon öncesinde takımların hedeflerinin geneli teknik-taktik ya da fizyolojik beceriler üzerine.

Psikolojik çalışmalar yapan takımların sayısı da gittikçe artıyor tabi ancak spor sakatlıklarının sebeplerine bakılınca yorgunluk, aşırı yüklenme, ısınma evresinin tamamlanmaması gibi fizyolojik durumların yanında bahsettiğiniz gibi konsantrasyon eksikliği, stres, zihinsel hazırlığın tamamlanmaması gibi durumlar da var.

Sezon başında belirlenmiş istekler, imkanlar ve sonuçlar doğrultusunda sporculardaki kas gerginliğinin artması, dikkatin daralması ve dağılması, canlılık kontrolünün kaybolması gibi etmenler sakatlığa sebebiyet veriyor.

"OLUMSUZU ÇAĞIRMA"

Sadece sakatlıklara değil kırmızı kartların sürekli çıkmasına da sebep.

Böylelikle performans da düşüyor haliyle. İşte tam bu noktada bunların önüne geçilmesinde ya da başa çıkılmasında psikolojik müdahale şart.

Bununla beraber sporcuların sakatlanma korkusunun da sakatlanmalara neden olduğu bilinen bir gerçektir.

Sporcu bir sakatlık yaşadıysa, tekrar aynı sakatlığı yaşama konusunda da endişe, kaygı yaşayabiliyor ve aslında "Olumsuzu çağırma" gibi düşünürsek aynı sakatlığı yaşayabiliyor.

Bu endişe ve tekrar yaşanan sakatlık sonrasında sporcularda özgüven, öz yeterlik algısının düşüklüğü gibi durumlar karşımıza çıkıyor.

Bu tarz sorunların üstesinden gelmek için de sporcuyu zihinsel süreçlerde güçlendirmemiz gerekiyor.

Sporcuların rutinlerinin bilinmesi, günlük yaşam aktiviteleri ve antrenmanlarının yaşantılarında yer etmesi, sporcu takibinin kontrolü açısından ipleri elinize almanızı sağlayabilir.

Bugün NBA'de sporculara bileklikler takılarak nabızlarına kadar 7 gün 24 saat takipler yapılırken, bizim de bazı yolları almamız gerekiyor.

"AVRUPA'DA TAKIMLARIMIZIN KÖTÜ SONUÇLAR ALMASININ SEBEBİ SADECE FİZİKSEL DEĞİL"

Optimal performans adına bunlar çok önemli.

Örneğin son günlerin popüler konusu olan koşu mesafeleri.

Süper Lig'de takımların sürekli olarak fazlaca koşturulmak istendiğini görüyoruz.

Bu Galatasaray'da da böyle Fenerbahçe'de de ama bu oyuncular bu mesafeleri koşabilecek zihinsel altyapıya sahip mi sorusunun cevabını teknik heyetler bilmiyor.

Hatta ne yazık ki fizyolojik olarak da ölçümlerin yeterince yapılmadığını biliyoruz.

Bu ve buna benzer konularda en kolay çözüm bir spor bilimciyi göreve getirip, koordinasyonu sağlaması için onu görevlendirmek gibi görünüyor.

Ancak bu şekilde belli bir seviyenin üzerine çıkabiliriz.

Avrupa'ya takımlarımız gittiğinde kötü sonuçlar almasının sebebi sadece sahada fiziksel olarak geride kalmaları değil, aynı zamanda zihinsel performans olarak da yetersiz kalmaları olabiliyor.

Kulüp doktorlarının, sakatlanma konusunda futbolculara psikolojik destek vermeleri sizce gerekir mi?

Kesinlikle gerekir.

Ancak burada da şu ortaya çıkıyor.

O da bu işi doktorun değil spor psikoloğunun ya da kulüp mentorünün yapması.

Bu bambaşka bir uzmanlık alanı. Çünkü sakatlanmış sporcuların sahadan uzak kalma, bir daha oynayamama düşüncesi, yeniden sakatlanma korkusu aslında depresif duygulanımların özellikle de kaygılarının arttığını görüyoruz.

Hepsinin yanında bir de bu işten para kazandıkları gerçeği var.

Tüm bunlar bir araya gelince bu konunun çok iyi yürütülmesi gereken bir süreç olduğu ortaya çıkıyor.

"SPOR PSİKOLOGLARININ YERİ YEDEK KULÜBESİ"

Aslında biraz önce bahsettiğim konular yalnızca futbol özelinde değil tüm branşlar için geçerli.

Kulüplerde bir spor psikoloğunun resmi anlamda bulunması çok önemli. Sporcularla yapacağı birebir görüşmeler, ihtiyaçlarına yönelik uygulayacağı zihinsel antrenman teknikleri baş edebilme ve güven duygusuna yönelik pozitif yönlü bir artış sağlayacaktır.

Yalnız eklemeden geçmeyeyim, spor psikologlarının da sahada sporcularla olması gerekli.

Bu yüzden yerlerinin de yedek kulübesi olduğunu düşünüyorum.

Türkiye Futbol Federasyonu, Spor Psikologlarını tribüne göndererek mücadele sırasında olası desteklenebilecek hamlelerin yapılabilmesini de engellemiş oluyor.

Maç esnasında sahadan yapılacak ve hayati önem taşıyan anlık müdahalelerle, sporcuların performans başarısını arttırabilecek geriye dönüşlerin sağlanması spor psikologlarının sahada olmaları gerekliliğini destekliyor."

Kaynak: Sabah.com.tr