İşte Cenk Tosun'un TRT Spor'daki sözleri...

"FUTBOLUN NANKÖRLÜĞÜ SAKATLIK"

Sakatlığım konusunda gidişat çok iyi. Fizyoterapistlerle ve salondaki çalışmalarımızla iyi ilerliyoruz. İyi gidiyoruz. İnşallah böyle gider ve en kısa sürede sahalara geri dönerim. En sevdiğin işi yapıyorsun. Futbolun nankörlüğü sakatlıklar... Ama futbolun içinde olan şeyler bunlar. Bu sakatlıklar beni hiçbir zaman hedeflerimden caydıramaz. Son iki senedir çok büyük sakatlıklar yaşadım. Ama çok hırslıyım ve daha başaracak çok şey var. Daha çok çalışıp, daha çabuk dönmek istiyorum.

"EVDE ALMANCA YASAKTI"

Almanya'da her Türk çocuğu gibi ben de Türkiye Ligi maçlarıyla büyüdüm. O zamanlar babamla kahvelerde maç izliyorduk. Çok küçük yaştan itibaren bu ligi takip eden biriyim. Ben daha Gaziantepspor'a transfer olmadan bir hafta önce evde Beşiktaş atkılarıyla, şalıyla maç izlediğimi hatırlıyorum. Ne kadar gurbette olsak da buradaki Türk ailesi gibi bir aile oluyorduk. Babam bize evde Almanca konuşmayı yasaklıyordu. Okulda konuşabilirsiniz ama evde Türkçe konuşacaksınız diyordu. Akrabalarımızla oturduğumuzda güzel Türkçe konuşalım diye evde Türkçe konuşmamızı istiyordu. Kültürümüze bağlı kalmayı bildik. Hedeflerim vardı ama buralara kadar geleceğim aklımın ucundan geçmezdi. Allah'a şükür çoğunu gerçekleştirdim. Allah bana o hayali yaşattı. Milli takıma kadar yükseldim. Biz milliyetçi ve bayrak, vatan sevgisi olan bir aileden geliyoruz. Onu hiçbir zaman kaybetmedik.

"EN FAZLA BABAMIN ETKİSİ OLDU"

Ailemin futbolcu olma sürecimde çok büyük etkisi oldu. En fazla da babamın etkisi oldu. Frankfurt'ta 5 yaşında futbola başladım. Her gün 40 kilometre yol sarfediyordum. Babamla birlikte 12-13 sene o yolu git-gel 80 kilometre yapıyorduk. Haklarını hiçbir zaman ödeyemem.

"ROL MODELİM BATISTUTA'YDI"

Babam Batistuta'yı çok beğeniyordu. Bana da izletiyordu. Özellikleri herkesten farklıydı. Topa inanılmaz sert vururdu, çok güçlüydü. O zamanlar rol modelim, idolüm Batistuta'ydı. O'nun golleri, Brezilyalı Ronaldo'nun gollerini izledim. Ibrahimoviç benim çok hoşuma giden bir forvet.

"ALLAH YÜRÜ KULUM DEDİ"

Mustafa Denizli döneminde ben Beşiktaş kampına davet edildim. Tuncay Yakın davet etti. Futbolcuları göreceğim, fotoğraf çekileceğiz. Mustafa hoca da çok istiyordu ama o dönem transferim gerçekleşmedi. 18 yaşında Gaziantepspor'a transfer oldum. Frankfurt'ta önümde çok iyi forvetler vardı. Bana çok şans gelmiyordu. İkinci takımda çok iyi performans gösteriyordum ama A Takım'da çok şans bulamıyordum. Tolunay hoca beni Kayserispor'dayken istedi. Orada olmadı. Gaziantepspor'dayken de çok istedi. O dönem transferim gerçekleşti. Hoca bana o güveni verdi. Lisansımın çıktığı ilk maçta oynattı. Galatasaray kupa maçıydı 3-2 kazandık. 2 gol attım. Ondan sonra Allah, 'Yürü Ya Kulum" dedi. İkinci devre oynadım. 16 maçta 12 gol atmıştım. Sezon sonunda da Beşiktaş'a geldim.

"BEŞİKTAŞ ÇOCUKLUK HAYALİMDİ"

Beşiktaş'a transfer olmak çok güzel bir duyguydu. Anlatamam. Çocukluk hayalimdi. Aklımın ucundan geçmezdi. Ama çok çalıştım buralara gelmek için... Bir Allah bir ailem bilir. İmza attığım gün birkaç gün uyumadığımı hatırlıyorum.

"MARIO NEFESİMİ HİSSEDİYORDU"

İlk sene önümde Mustafa Pektemek ve Demba Ba vardı.Üçüncü forvettim. Slaven Biliç dönemiydi. Buna rağmen çok forma şansı buldum. Demba ve Mustafa sakatlandı. Bir anda bana şans geldi. O maçların çoğunda gol attım. Avrupa'da Tottenham maçı var, ligdeki maçlar var. Şans verildiği dönemde iyi oynadım. Biliç hoca ayrıldı, Şenol hoca geldi. Gomez transferi geç olmuştu. 1-2 hafta ben oynadım. Mersin maçında goller attım. Gomez de o sezon müthiş oynadı. Gol kralı oldu. O sezon çok iyi bir rekabet vardı. Mario ensesinde nefesimi hissediyordu. Hoca Mario'nun gol atmadığı maçlarda beni alıyordu. Ben atıyordum. Onlardan çok şey öğrendim. 3. sene artık ben as olmalıyım dedim. Aboubakar geldi evet ama ben hazırlık maçlarında, ligde çok iyi performans gösterdim. Zaman zaman hoca beni oynattı, onu oynattı, zaman zaman birlikte oynadık. O sezon 40 maça yakın istatistikle oynadım. Üst üste 2. şampiyonluğumuzu elde ettik. O şampiyonluk benim için çok özel. Katkım yüksekti.

"GOL ATMAMA İHTİMALİN YOK"

Mario'ya 5 tane pozisyon gelsin, dördünü atıyordu. Bir tarafta Quaresma oynuyor, adrese teslim... Diğer tarafta Gökhan Töre oynuyor, zirvede oynadığı dönemler... Sosa, Oğuzhan, Atiba; gol atmama ihtimalin yok. Oğuzhan da çok katkılı oynadı. Hem saha içinde hem saha dışında çok yakın arkadaşım. Ben Oğuzhan'daki ışığı görüyorum. Eski haline dönmeyi çok istiyor ama şanssızlıklar yaşadı.

"KİMSE BİRBİRİNİ YALNIZ BIRAKMADI"

Bu sene kulübü herkes o kadar benimsedi ki, harika bir hava vardı. Çalıştığım en güzel oyuncu grubu diyebilirim. Hiç yalnız yemek yemedik. Kimse birbirini yalnız bırakmadı. Herkesle şakalaşıyoruz.

"GURURLANIYOR İNSAN"

25 milyon euro gibi bir rakam var. Bir de 1.5 milyon euro gibi bir performans bonusu vardı. Anlatılmaz bir duygu, gururlanıyor insan. Hak ederek gittiğimi düşünüyorum. Sadece Türkiye Ligi'nde o işleri yapsaydım o rakamlara gidemezdim ama ben Şampiyonlar Ligi'nde kendimi gösterdim. Türkiye'den Premier Lig'e gitmek çok çok zor.

"EVERTON'DA ADİL DAVRANILMADI"

Ben oraya devre arasında gittim. Premier Lig'e adapte olmak çok kolay bir şey değil. Lisansım çıktı. Tottenham deplasmanı Wembley'de oynuyoruz. O kadar tempolu o kadar sert oynanıyor ki... 4'lük olduk zaten nefes nefese kaldım. Big Sam'le çok güzel bir sezon geçti. O sezonu 8. bitirdik. Sonra Marco Silva geldi. Daha modern futbol isteniyordu. İyi oynadığım maçlardan sonra Everton'da oynamadığım maçlar oluyordu. Milli takımda 3 gol atıyordum, döndüğümde yine oynatmıyordu. Başka oyunculara verdiği krediyi bana vermedi. Hiçbir zaman küsmedim ama adil davranmadı. Sonra Ancelotti geldi. İlişkimiz çok iyiydi. Şakalaşmalarımız bile vardı. İstanbul anılarını anlatıyordu bana... Parma'dayken Fenerbahçe ile görüştüğünü anlattı. Şartlardan dolayı olmamış. 'İyi ki de olmadı, Juventus'a geçtim' demişti bana. İstanbul'u ve Türkleri sevdiğini söylüyordu. Şans veriyordu. 2020 Avrupa Şampiyonası'nı düşünerek ben Crystal Palace'a transfer oldum. Big Sam, Palace'ın başındayken ben Beşiktaş'taydım, o dönemde de beni istiyordu. Daha fazla şans bulmak için oraya geçtim.

"EURO 2020 NASİP DEĞİLMİŞ"

Palace'ta Benteke ile beraber oynuyorduk. Zaha ve Ayew vardı. Güzel bir takımdık. Tam işler rayında gidiyordu. İdmanda dizim döndü. Çapraz bağlarım koptu. Şampiyona gitti, nasip değilmiş dedim. Bir anda pandemi oldu. Turnuvayı iptal ettiler. Bir yandan üzülüyorsun, insanların durumu sebebiyle... Bir yandan da seviniyorsun şampiyonayı seneye oynayacağım diye. Ama işte yine nasipte yokmuş o şampiyona. İnşallah Dünya Kupası'nda oynarız.

"EVERTON ÇOK PROFESYONEL"

Everton'ın profesyonellik anlamında Inter'den farkı yok. Çok başka yerde... Her maçta 10-15 kişi sadece maçı izleyip analiz eden ekip var. Her şey çok çok üst düzey. İdmanlar bile ekipler tarafından takip ediliyor. Arsenal, Chelsea, Liverpool, Tottenham, Mahcester City, Manchester United. 7. olan UEFA Avrupa Ligi'ne gidiyor. Şampiyonlar Ligi'ne gitmek çok zor. Büyük harcamalar yapılıyor ama yine de diğer takımlar o 6'lının arasına giremiyor.

"ŞAMPİYON YAPACAĞIM DEDİM"

İmza attığım gün Beşiktaş'ı şampiyon yapmaya geldim, dedim. Çok güzel bir takıma geldik. Hepimiz yaptık. Çok güzel bir ekibe katıldım. Sezon başında kimse Beşiktaş'a inanmıyordu. Takım yavaş yavaş açılmaya başladı. Aboubakar, Ghezzal açıldı. Vida, Atiba çok iyiydi. Rosiser her zaman çok iyi oynadı. Welinton sonradan inanılmaz oynamaya başladı. İdmanlarda biz yorgunluktan ölüyoruz. Rosier, enerji patlaması yaşıyor. İdman sonrası hala topla çalışıyor.

"4 HAFTA ÖNCE ŞAMPİYON OLURDUK"

Altıncı, yedincilikten sonra Beşiktaş üst sıralara yavaş yavaş tırmandı. Çok büyük bir seri yakalanmıştı. Trabzonspor'a evimizde yenildiğimiz maçtan sonra geldim ben... Aboubakar sakatlandı, ben koronavirüse yakalandım. Sergen hoca bana 'Seni Alanya maçında oynatacağım, negatif olunca başla idmanlara' dedi. Alanya maçı güzel geçti. Erzurum'da çok kötü bir zeminde oynadık. Isıtmaları açmadılar. Sahayı ıslatın dedik, 'yok' dediler. O tendonun kopması kolay bir şey değil. Genelde basketçiler yaşıyor. Bu sakatlık sert zeminlerde yaşanıyor. Bunda da bir hayır vardır diyorum. Takım arkadaşlarım sonrasında iyi götürdü. Maçları kazandık. Hatay maçında güzel bir avantaj yakaladık. Sonra saçma sapan puanlar kaybettik. Aboubakar veya ben olsaydım, 4 hafta önce şampiyon olurduk.

"ANCELOTTI FENERBAHÇE'Yİ ANLATTI"

Ancelotti geldi. İlişkimiz çok iyiydi. Şakalaşmayı seven birisiydi. İstanbul'u çok sevdiğini söyledi. Parma'dayken Fenerbahçe'yle görüştüğünü anlattı. Burada onu ağırladıklarını söyledi. Aziz Yıldırım döneminde, onu anlattı bana. Şartlardan olmamış, 'İyi ki de olmadı. Parma'dan Juventus'a gittim' dedi.

"SERGEN HOCA ÖZGÜRLÜK TANIYOR"

Sergen hocayla Gaziantepspor'da çalıştım. İlk hocalık dönemiydi. O zamanla şimdi çok farklı bir Sergen hoca var. Dağlar kadar fark var. Hocanın Beşiktaş sevgisi çok yüksek. Onu da bize yansıtıyor. Taktiksel anlamda idmanlarda çok iyi işler yaptık. Sergen hocaya saygımız çok büyük. Ben onun golleriyle büyüdüm. Onun için sahada koşmak istiyorsun. İletişimi çok güzel. Bayağı rahat. Bizimle arkadaş gibi özgürlük tanıyor. Gerektiğinde çok çok kızabiliyordu. Ben bazı devre aralarında ne kadar sinirlendiğini gördüm. Ama ne kadar arkadaş olduğunu da gördüm. Futbolcu çok sıkılmaya gelmez. Çok rahat bırakınca da rehavet oluyor. Sergen hoca o dengeyi çok iyi kuruyor.

Kaynak: TRT Spor