Yayıncı kuruluşun maç öncesi gösterdiği, son 7-8 senenin Beşiktaş-Konya maçının özetlerine takıldım.

Gözlerim de Oğuzhan'a. Kaç gol atmış Konya'ya öyle ya!

Hele ceza sahası dışından yalnızca Bursa'ya golün var dediğim için özür diliyorum kendisinden.

Konya'ya da atmış. Bugün de kadroda, çağrışım yaptı valla!

Hadi bakalım. Önder Hoca sağ bek (!) sorunsalını iki sol bek arasında paylaşım yaparak çözmüş.

Umut sağa, Rıdvan sola. Ben bunları yazarken Rıdvan'ın önündeki boş alanda bir sol açık gibi aktığını, akabindeki iki Beşiktaş pozisyonunda hakem Mete Kalkavan'ın Fransız'a yattığını, 3 Beşiktaş atağında da Oğuzhan isminin öne çıktığını gördüm.

İnşallah yanılırım ama hakem Mete Bey gemileri yakmış. 14'üncü dakikada Pjanic'in ayağına öyle bir bastılar ki, köyde üzüm ezen kadınlar hava vallahi...

VAR gel bile demedi iyi mi? Hele bu aynı statta çime bastı diye Talisca'nın yediği sarı kartı hatırladıkça!

Siz vallahi şirazeyi kaçırmışsınız.

Konya'nın, Beşiktaş orta sahasına baskı kurup, top kapma üzerine kurgulandığını Beşiktaş'taki kaliteli ayakların buna pek pabuç bırakmadığını; lakin üzerine katıp gol yollarına giremediğini de notlarımız arasına alalım.

İkinci yarıda öne çıkan tek şey, iki takımın da saha içinde birbirine üstünlük kurma istemiydi.

Zaman zaman Beşiktaş, bazen de Konya geldi. Haa bir de Vida...

Niye oradan buraya geldin diye sarı kart gördü iyi mi! 68'de Can ve Güven hamlesini gördük Önder Hoca'dan, Önde çok kişiyle basan Konya'nın arkada bıraktığı boş alanları değerlendirebilecek bir hamle daha bekliyoruz bu dakikalarda.

Hareketlilik yok değil aslında. Ghezzal'ın akıl almaz direği, Josef'in bazukası, Güven'in ilk pozisyonda egoist davranması, kaçan büyük balıklardı.

Akan oyunda ya biz atacaktık ya onlar. Atan maçı alırdı. Onlar attı, maç bitti. Güzel oyundu, yazık oldu.

Alen MARKARYAN / Akşam