Atilla Gökçe, köşe yazısında şu ifadeleri kullandı:

Denizli Atatürk Stadı, Beşiktaş’ın deplasmanda belki de en çok tercih edeceği yer. Orada zor veya kolay, kazanıyorlar!. Sıkıntılı süreçlerden de oradaki kazanımlarıyla çıktıklarını anımsıyoruz. Dün de maç böyle bir tablo ile sergilendi. Kolay başladı, zora girdi ama kazandılar.

Peki neden böyle oldu?
Her şeyden önce geçen haftanın da fikstürde “boş”a rastlamasıyla Beşiktaş üç haftalık net bir dinlenme ve yenilenme fırsatı buldu. Sergen Yalçın, takımıyla çeşitli oyun denemeleri yaptı. Takımca daha bütünsel bir karakter kazandılar. Hoca, maç kadrosunun oluşumunda da antrenman performanslarını dikkate almış olacak ki Rosier’le Ghezzal ve Larin’e forma vermekte kararlı davrandı.

Bu arada Dorukhan’ı da sahaya sürerek motivasyonunu güçlendirmiş oldu. Bu maçta bireysel olarak Aboubakar, Atiba, Larin, Ghezzal ve N’Sakala ile de Souza çok istekli ve enerjik bir oyun ortaya koydular. Topu isteyen onlardı. Rakibin top kazandığı her yerde ikili-üçlü sıkıştırmalarla oyun kurmasını, pas yapmasını engellediler. Dahası rakip ceza alanına daha çok giren, daha çok şut deneyen bir Beşiktaş vardı.

Eğri oturup doğru konuşalım… Mensah ve Ljajic gibi “oynayamayanlar”a karşılık orta alanda Dorukhan, De Souza ve Atiba beklenenin üzerinde oyunu zenginleştiren adamlardı. Bu arada Aboubakar, Larin ve Ghezzal’ın da bastıran, hırpalayan, yardımlaşan akıcı oyun katkılarına da dikkati çekmekte yarar vardı.

Denizlispor’da duruşuyla bile savunmalar için tehdit oluşturan bir golcü var: Rodallega…

Alışılmışın dışında hem ceza alanı içinde hareketli ve kıvrak, hem de uzaktan vuruşlarıyla etkili. Beşiktaş dünkü baskılı oyunuyla Rodallega’nın topla buluşmasına karşı kademeli setler oluşturdu, ceza alanına girmesini, orada şut denemesini engellediler. Varela, Sagal ve Mesanoviç de golcüye yeteri kadar servis yapamadı. Yine de 17. dakikada uzaktan fişek şutunu ve Ersin’in kurtarışını alkışlamak gerekiyor. Aynı Ersin ikinci yarıda bir de serbest vuruşunu kornere çeldi Rodallega’nın, iyi iş çıkardı.

Beşiktaş’ta tecrübesi, enerjisi ve zekasıyla bu sezon ofansif karakterini ortaya koyan Atiba’nın attığı gole gerçekten şapka çıkarmak gerekiyor.

Öte yandan asisti yapan Aboubakar’a da özel bir paragraf açmak lazım. Ayağına top beklemeden, golü ille de atma egosuna kapılmadan tam bir takım oyuncusu gibi davranıyor. Penaltıdan attığı golle, hak ettiği fırsatı buldu. İlk maçında Larin’e üçüncü golün asistini yapan Rosier de kalitesini gösterdi.

Josef de Souza’nın Varela’ya kontrolsüz müdahalesiyle kırmızı kart görmesi, doğru karar. Burada Alper Ulusoy’un dikkatini çeken VAR’ın katkısını da takdir etmek gerekir. Beşiktaş 67’de 10 kişi kaldı.

Merkezde Dorukhan da yalnız kalınca 76’da Mesanoviç’in golüne engel olamadılar. Sergen Hoca, golden sonra sarı kartlı Dorukhan’ı alıp daha dirençli olan Necip’i sürdü sahaya. Galiba küçük bir gecikme söz konusuydu. Beşiktaş, ligdeki beşinci maçında da kalesini gole kapatamamış oldu…

10 kişilik takım, Gökhan ve Güven’in de katılımına rağmen Sacko’nun golünü de önleyemedi. Uzatma dakikaları Beşiktaş için tedirginlikle geçti ama maçı kazandılar.

Kolay başlayan, zorlukla korunan bu galibiyet, finans, transfer, sakatlık ve formsuzluk sıkıntılarıyla boğuşan Beşiktaş için nefes alıp rahatlamanın ötesinde bir anlamda gövde gösterisiydi. Beklendiği gibi gösterişli bir başlangıç yapamayan Sergen Hoca’nın takımı, anlaşıldı ki kendini yenilemiş… Yiğidin hakkı yiğide. Her şeye rağmen bravo yani!