Kasımpaşa'yı kutlayarak başlayalım.

İkinci yarının en başarılı takımı durumundalar, alkışlıyorum.

Bir de kenar yönetimini ayrıca kutlarım, anti futbolu da mükemmel öğretmişler oyuncularına! Taktikleri şöyle; bir şekilde öne geçtin mi yere yat, tüm serbest atışları nazlanarak kullan, rakibi ger, tribünleri tahrik et, yetmez ise mümkün olan her pozisyonda hakemle, rakiple tartış ve zaman geçir!

Helal olsun! Bizim ligi çözmüşler!

Bir kutlama da Muleka'ya, attığı her golde fırsatçılık ve yetenek vardı. Her pozisyonda yere yatması Avrupa'da neden barınamadığının göstergesiydi.

Gelelim Beşiktaş'a; yenilen ilk iki golde Vida'nın katkısı rakip kadar vardı, ikinci golde Ersin, Vida'yı da solladı!

Ersin futbolu bırakana kadar, kaleyi ne zaman terk etmesi gerektiğini öğrenemeyecek sanırım!

Birçok yeteneksiz oyuncusu var Beşiktaş'ın.

Say say bitmez hani... Arada Josef'e, Ghezzal'a yazık oluyor.

Büyük golcüler, Kenan, Güven ve Batshuayi ya pozisyonda yoklar ya da ofsayttalar! Bu halleriyle BAL Ligi'nde bile oynamaları mucize olur.

Rıdvan gelişecek diyoruz ama o geriye gidiyor, topun nereye gideceğini hesap etmeden orta açıyor, yaptıklarına orta denirse. Bir kanat neden bir kez olsun son çizgiye inip rakip savunmanın dengesini bozmayı denemez!

Neden? Neden? Neden?

Aynı şey Rosier için de geçerli; senin zaten golcün yok, rakip savunma dengeliyken gol atman neredeyse imkansız.

Öyleyse, üstelik önünde alan varken ne diye inmezsin son çizgiye!

Yoksa yasak mı Beşiktaş'ta son çizgiye inip rakibin dengesini bozmak...

Zaten bir iddiası yok Beşiktaş'ın. Skor çok önemli değil ama bir takım 90 dakika içinde birkaç organize atak yapar, şut atar, şutlardan birkaçı çerçeveyi bulur. Beşiktaş'ta bunların hiçbirisi yok.

Okur bilir, Valerien İsmael'i destekliyorum ama üçlü savunmanın böyle bir kadroyla uygulanmasının zor olduğunun da altını çiziyorum. Sistemi kesinlikle gözden geçirmelidir.

Turgay DEMİR / Fotomaç