Beşiktaş’taki anılarından gelecek planlarına, takımın şu andaki durumundan Sergen Yalçın ve Süleyman Seba’ya kadar pek çok konuya değinen Ahmet Dursun’un açıklamaları şöyle:

HEDEF TEKNİK DİREKTÖRLÜK
Futbolu bıraktıktan sonra çok fazla futbolun içinde olmak istemedim, uzun yıllar dışarda kaldım. Futbolcu kamplarda yaşıyor, bıraktıktan sonra böyle devam etmek istemedim. Bir hesap yaptım, yılın 190-200 gününü evimizden dışarıda geçiriyoruz. İlk başlarda bu yüzden futbolun içinde kalmadım. Spor salonum var, orada çalışıyorum, onun dışında hiçbir şey yapmıyorum ama diğer taraftan bakıldığında da yapabileceğim en iyi iş futbol. Tokatspor'da bir süre ikinci başkanlık yapıp başarısız olduk. Burada insanların egolarının kurbanı olduk, biz de biraz kullanıldık açıkçası. Çok da fazla zaman geçmeden bu görevden ayrıldım. Birnevi tecrübe oldu. Sonrasında antrenörlük kurslarına başladım. Hastalık sürecini atlattıktan sonra tüm antrenörlük kurslarımı bitirip bir kulüpte yardımcı antrenörlükte başlayarak teknik direktörlük yapmak istiyorum.

PARA ÇÖZÜM DEĞİL, GELECEĞİ KURTARMAK LAZIM
Kulüp bu kadar zor durumdayken başkan olup bu yükün altına girmek başlı başına sorumluluk. Başkan Ahmet Nur Çebi oldu ve daha önce yönetimde olduğu için ilk başta aksaklıkları gidermeye çalıştı. Zaman zaman kasaya para koymadığı için eleştiriliyor ama elinden geleni yaptı diye biliyorum. Bütün malını mülkünü oraya yatıramazsın. Bir paranın anlık oraya girmesi her şeyi çözmüyor, sistem oturtmak lazım. Önümüzdeki 10-15 seneyi görmek için çalışmalar yapmak lazım. 

İLK BAŞTA O TEZAHÜRATI ANLAMAMIŞTIM
Statta “Ahmet Dursun Seba gitsin” tezahüratı yapıldığı zaman pek anlamamıştım. Türkçem o kadar iyi değildi. Şu anda da çok iyi değil ama o günlere göre daha iyi. Anlamını öğrendikten sonra kendim için sevindirici, başkan için üzücü olduğunu anladım. Benim için buruk bir sevinç olmuştu. Benim Beşiktaş'a gelme sürecimde başkanın farklı bir rolü oldu. Transfer görüşmelerini o zamanki yönetici Fahrettin Curoğlu yürütüyordu. Menajerimle anlaşamadılar çünkü Beşiktaş Kocaelispor’da kazandığımdan bile daha az bir para teklif etmişti. Başkan beni yanına çağırıp “sen sadece futbolu düşün, zamanı geldiğinde hak ettiğin parayı alırsın” dedi. Elimi tuttuğunda elinin titremesi, o içtenliği beni çok etkiledi. Menajerler o şartlarda anlaşmak istemiyordu ama gidip imza attım. Menajerlik parasını da cebimden verdim. 2-3 sene doğru dürüst para kazanmadım. İyi oynarsan artış yaparız dediler o da olmadı. O süreçte Başkan da ayrılmıştı zaten.

ENDÜSTRİYEL FUTBOL RUHU ÖLDÜRDÜ
Ben çok sakatlık yaşadım. Sakatlıklardan sonra idmana çıkar çıkmaz o hafta maç varsa 11'de oynamak isterdim. Lucescu örneği vereyim, uzun süren bir sakatlıktan sonra iki gün antrenmana çıktım. Baktım beni yedek takımda oynatıyor, konuşmak istediğimi söyledim. “Hocam beni niye yedeklerle oynatıyorsun, maça yedek mi başlatacaksın?” dediğimde “Daha 2 gündür antrenmana çıkıyorsun” dedi. “Hocam ben Ahmet Dursun'um, ya beni ilk 11'e koy, ya tribüne gönder” dedim. Ben hep oynamak, katkı yapmak isteyen bir oyuncuyum. O taraftarın önünde oturmak bana çok utanç veriyordu. Şimdi işler tamamen paraya döndü. Oyuncular oynasam da olur oynamasam da kafasında. Hatta sakatlıktan çıktıktan sonra bile “bir iki hafta daha dinleneyim, zorlamayayım” diyorlar. Türk futbolculara da büyük paralar verildikten sonra herkes olaya maddi açıdan baktı. Bu da liglerde futbol kalitesini azalttı.  Bu durum tüm dünya futbolu için geçerli. Ronaldo mesela, her şeyi kazanmış, gol atıyor, 90. Dakikada bir gol daha atmak isteyip depar atıyor. Böyle oyuncular çok az artık. 200 milyon euro bonservisler konuşuluyor. Bence bu rakamlar futbol için çok saçma.

BEŞİKTAŞ’TA YENİDEN GÖREV ALACAK MI?
Fikret Orman döneminde de görev alma durumu olmuştu, başkanla görüşmüştük. Maddi sıkıntılardan dolayı bir şekilde olmadı. Ben hiç para konuşmamıştım ama yine de olmadı. Şu an Ahmet Başkan’la, Erdal abiyle de görüşüyorum. Maddi anlamda bir şey talep etmedim. Tek hayalim antrenörlük, menajerlik, scout bir şekilde kulübe girip antrenörlük diplomalarını tamamlayarak belki ileride antrenörlük olur, başlangıçta pozisyon önemli değil. Beşiktaş'ta görev almayı çok isterim.

ABDULLAH AVCI GELDİĞİNDE SEVİNMİŞTİM
Abdullah Hoca ilk geldiğinde sevinmiştim. Sabır olayı olmadığı için Beşiktaş'ta olmadı. Başakşehir’de de istikrarlı bir dönem geçirdi, Milli Takım hocalığına kadar yükseldi. Uzun dönem hocalık yapabileceğini düşündüğüm için sevinmiştim. Yapmak istediği işleri yapabildi mi, istediği kadroyu kurabildi mi tartışılır. Ama bizim insanımız böyle. Burada sabır olayı çok düşük. Başarısız olduğun zaman bunların önemi yok, bir şekilde ayrılıyorsunuz.

SERGEN YALÇIN’A İNANIYORUM
Sergen abi Alanyaspor, Sivasspor, Malatyaspor gibi takımlarda da güzel çıkışlar yaptı ama tek sıkıntısı devamlılığı olmamasıydı. Sergen abinin en büyük avantajı böyle para ve başarının olmadığı bir ortamda gelmesi ve her ne olursa olsun kredisinin çok yüksek olması. Allah da yardım etti, maçlar kazandı. Şampiyonluk sözü tekrar konuşulmaya başlandı. Hem Sergen abi hem de taraftarlar için olumlu bir şanstı. Maddi sıkıntılar giderilebilirse önümüzdeki sezon güzel bir kadro kurup daha da başarılı olabileceğine inanıyorum. 

SON DÖNEMDEKİ BEŞİKTAŞ FORVETLERİ…
Son zamanlarda Beşiktaş'ın yakalamış olduğu en iyi forvetler; Demba Ba’yı da içinde tutuyorum tabi, çok iyi bir forvetti. Gomez, olmadığı zaman Cenk, sonra Cenk – Aboubakar ikilisi birlikte çok iyi işler çıkardı. Beşiktaş Cenk ve Aboubakar'ı elinde tutsa 7-8 sene daha forvet bölgesini sorunsuz götürebilirdi.

100. YIL KADROSUNDAN DÖRT OYUNCU ALACAK OLSA…
O kadrodan kimi seçsem diğerlerine ayıp olur. En önemlisi atanla tutan. O yüzden Cordoba'yı, Sergen abiyi, Tayfur abiyi ve Pascal'ı koyardım.

BEŞİKTAŞ’A HİZMET ETMEK İSTİYORUM
Elimden geleni yapıyorum ama kulübe girmek çok kolay değil. Şimdi iletişimim eskiye göre daha kuvvetli. Ahmet Başkan’la da Erdal abiyle de konuşuyorum. Belki önümüzdeki sezon kulüple bir iş olabilir. Başkanla konuştuğumda da söyledim, kulübe hizmet vermek istiyorum.
Şu an Yasin kardeşim altyapıda görevli. Bunlar olmayacak şeyler değil. Yurtdışında da hep bu şekilde oluyor. Sembol oyuncular altyapılarda hocalığa başlayıp kademe kademe yükselerek A takıma kadar gelebiliyor. Türkiye'de altyapılara gelen hocalara çok az para verildiği için eski futbolcular altyapı hocalığına sıcak bakmıyor. Bu insanlar tamam, kulübün evlatları ama onlara da hayatlarını devam ettirebilecekleri düzeyde bir ücret ödenmesi gerekiyor. Eski futbolcular bu yüzden hocalık kariyerlerine daha yukarıdan başlamak istiyorlar. Bizim gibi sembol oyuncuların altyapılarda görev alması altyapı oyuncuları için de avantaj. Ben futbolcu olmuşum, bu kulüpte oynamışım. Ben bu kulübü biliyorum. Ben bir şey söylediğim zaman yaparlar ama başkası dediği zaman bu nerede oynamış ki deyip sallamayabilirler.

UNUTAMADIĞI AN…
Beşiktaş’ta çok anım var, çoğu aklıma gelmiyor ama 3-0'lık Barcelona maçını hayatım boyunca unutamam. 100. yılda şampiyonluk da yaşadım ama Barcelona maçından sonra taraftarın tesislere gelmesi, yolların kapanması, o gün gördüklerim benim için şampiyonluktan bile daha özeldi.