Beşiktaş’ın içinde bulunduğu maddi ve manevi durumdan şikayetçi olmayan, suçlu olarak hedef gösterilmeyen kalmadı dersek yanlış olmaz.

Evet, bu duruma gelmemizden herkes şikayetçi. Buna Genel Kurul Üyeleri tarafından seçilerek gelen başkanlar da dahil. 

Peki, bugün bile Beşiktaş’ı bu duruma getirenlerin kapıları hâlâ çalınıyor mu? 

Acı ve mutsuzluklarla yaşadığımız 23 senenin ardından, gelen başkanların etrafındaki kişilere bir bakın. Göreceksiniz ki, Başkan kim seçilirse seçilsin fark etmeksizin, kim gelse onun yanında olup, seçilmiş yönetim gittiği zaman hemen bir diğerinin yanına geçip, sanki daha evvel onu desteklememiş  gibi gezinenlerin bu tabloda hiç mi suçu yok ?

Haber siteleri ile uğraşan, doğru haber yapanları itibarsızlaştırmaya çalışanlar çok mu masum?

Sürekli eski yönetimi kötüleyen, geldikleri zaman doğru icraat yapmayanlar, başa gelirken verdikleri  sözleri tutmayanlar, hepsi haklıda bir tek haksız olan onları haklı eleştirenler mi?

Beşiktaş’ı maddi ve manevi anlamda bir düzlüğe çıktığını görmek istiyorsak, dileğimiz ve amacımız bu ise artık Beşiktaş’ı bugün içinde bulunduğu ortama sürükleyenleri içimizden ayıklama zamanı gelmiştir. Bu kişiler Beşiktaş içinden ayrılmaz ise Beşiktaş her geçen gün öncelikli manevi anlamda çökmeye devam edecek, sonrasında ise bugünkü mali tablonun daha da vahim hal aldığı günleri görecektir. 

Onlar için tek gerçek Beşiktaş değil, kendileri  gibi olmayanları itibarsızlaştırmaya çalışmaktır. Ben bir Beşiktaş taraftarı olarak inanın bıktım artık bunları izlemekten. Bunca zaman boyunca gördüğüm laf taşıyan dedikoducular yüzünden maalesef sağlıklı bir iletişim ortamı sağlanamıyor. 

Beşiktaş'ta işlerin yolunda gitmediğine inanan çok önemli bir kitle var. Bu kitlenin eleştirilerine önem verilmesi ve kulak ardı edilmemesi gerekiyor. 

Sürekli iç düşmanlara vurgu yapılmamalıdır.  Artık iş öyle bir hale geldi ki; her eleştiri yapan Beşiktaş düşmanı ilan ediliyor. Bunun doğru bir bakış açısı olduğunu düşünmüyorum. Kişisel kinleri bir tarafa bırakmalıyız, eğer söz konusu Beşiktaş ise gerisi teferruat olmalı.

Bizler yazıyoruz, uyarılar yapıyoruz ama  hiçbir kıymeti ve önemi olmadığını üzülerek görüyoruz. Maalesef yazan yazdığıyla, konuşan konuştuğuyla kalıyor. Bunun sebebi, bu camianın kimyası bozulmuş. Nasıl düzelir, mevcut şartlarda her geçen gün zorlaşıyor. Seçim zamanı geldi, Beşiktaş'ın değil kişisel menfaatlerin nasıl yarıştığını tekrar göreceğiz...

Süleyman Seba'dan sonra her geçen yıl Beşiktaş'ın kimyasını bozdular. Kimyası bozuk bir camiada da Başkanlar değişse bile iktidarda hep aynı kişiler oluyor...
Genelde Türkiye'de futbol çok cezbedici olduğu için kulüpler ne kadar kötü yönetilirse yönetilsin, ne kadar borç batağında olursa olsun herkes topun çizgiyi geçmesine bakıyor. Top çizgiyi geçti mi her şey tamam... Ancak bu sezon amatör branşlar ve mali tablonun hali apaçık ortada. Eeee artık bundan sonra topun çizgiyi geçmesinin de bir önemi kalmadı..Şu an öyle bir durumda ki kulüp, nereyi tutsak elimizde kalıyor...

Bundan daha kötü ne olabilir ki...

Masis Kuyumcu / Duhuliye