Önce maçı anlatayım size. Sonra Beşiktaş'a gelecek sıra.

Maç ortada başladı. Beşiktaş maça baskılı başlamak isteyen Galatasaray'ı ilk dakikalarda şaşırtı da. Onlar da baskı yaptı. Bunu beklemiyordu Galatasaray. Bir ara bocaladı.

Hatta 18. dakikada Ghezzal'ın serbest vuruşta ceza alanına gönderdiği topun direkten döndüğünü de hatırlatayım.

Ama ilerleyen dakikalarda Galatasaray ağırlığını koydu oyuna. Hele de Beşiktaş'ın iki stoperinin saçma sapan hatalarıyla pozisyon da yakaladı. 23'te Amartey'e baskı yapan Icardi'nin topu alarak kaleye vuruşu var mesela. Mert kurdardı.

Ama 26. dakikada yine defansın yaptığı hataya Mert de bir şey yapamadı. Adeta Icardi'ye asist yaptılar. Arjantinli de kaçırır mı? Zaten özelliği bu. Ceza sahasında içinda affetmiyor. Topu tam köşeye yolladı, Mert'i de çaresiz bıraktı. Bu golle öne geçti sarı kırmızılı takım.

Her şey Beşiktaş'ın aleyhine işliyordu. 30. dakikada savunma arkasına atılan topa hareketlenen Icardi, kalesini terk ederek ceza sahası dışına çıkan Mert Günok'tan sıyrıldı. Sarı-kırmızılı futbolcunun kaleye göndermek istediği topu savunma uzaklaştırdı. Pozisyonda önce devam kararı veren hakem Halil Umut Meler, VAR'ın uyarısıyla pozisyonu yeniden inceledi. Kaleci Mert'in ceza sahası dışında topa elle müdahale ettiğini tespit eden Meler, siyah-beyazlı kaleciyi doğrudan kırmızı kartla oyundan attı. Bunun üzerine Rashica oyundan alındı, yerine kaleci Ersin girdi.

Penaltı kararı doğru mu, değil mi? Hakem camiasının görüşüne göre doğru. Ceza alanı dışında Mert topa elle müdahale ediyor, top yön değiştiriyor. Top yön değiştirmese Icardi boş kaleye golü atacak. Öyle diyorlar.

Burak Yılmaz ikinci yarıya Zaynutdinov ve Gerson Fernandes'in yerine Chemberlein ve Masuaku'yu alarak başladı. Burada merak ettiğim şu: Masuaku oynayabilecek durumdaysa neden yedek? Sanki çok üst düzey futbolcuları var da bir de Masuaku'yu yedek bırakıyor. Tuhaf!

Galatasaray ikinci yarıda ataklarını sıklaştırdı sıklaştırmasına da. Maç 10'a 10 oynanıyordu adeta. Çünkü Kerem de yoktu ortada. Sahadaydı ama var mı yok mu belli değildi.

İkinci yarı da aynı görüntüyle başladı. Bu sırada maçın en önemli anlarından biri yaşandı. Beşiktaş aleyhine penaltı çalmak için yanıp tutuşan Halil Umut Meler, Amir - Torreira mücadelesinde Torreira'nın her zamanki gibi kendisini feryat figan içinde yere atmasına penaltı çamdı. Neyse ki penaltı kararı VAR'dan döndü. İnsanın orada Amir'in topa vurduğunu görmemesi için kör olması gerekir; öyle değil mi?

Peşi sıra iki takımdan da üst üste değişiklikler gördük. Oyuna giren Chambarlein Rosier'in topu müthiş getirşi ve pasıyla 69'da beraberlik golünü attı.

Değişiklikler tamam. Olabilir. Ama Aboubakar'ın oyundan alınması olmaz. Elindeki en büyük gücü neden dışarı alıyorsun. 78'de yerine Cenk girdi. Tamam Cenk'i al. Ama Galatasaray defansı için tehdit olan Aboubakar'ı çıkarma yahu.

Halil Umut Meler, nihayet muradına erdi. 81'de yapılan ortada Torreira'nın kafasından seken top Amir'in açık olan eline çarptı. Zart diye çaldı penaltıyı. Haklıydı. Icardi de 82'de durumu 2-1 yaptı.

Gelelim sadede!

Beşiktaş bu şartlarda yine fena mücadele etmedi. Ama düşünün bir.

Bir takım. Hem de Beşiktaş bu. Başındaki adam teknik direktör değil. Başkanı kaybetmiş vasfını. Öksüz kalmış adeta. Geçen sezon bitiminde "Bu takıma 2 veya 3 iyi adam alın, sezonu şampiyon bitirsin" denmesine rağmen sıradan adamları transfer etmişler. Yine de direndi direnebildiği kadar. Ama sezona havluyu attı bence.

Galatasaray ise kazandı derbiyi. Büyük moraml buldu Şampiyonlar Ligi maçı öncesi. Ligde de kayıpsız yoluna devam etti.

Gürel Yurttaş / Yeniçağ