Beşiktaş’ta özellikle son 2 aydır izlediğimiz yaşanmışlıklara bakıp takip edilen yolun sonunun nereye varacağını kestirmek için kahin olmak gerekir. Konuşulanlarla yapılanlar arasındaki ikilemler kanımca koltuk sevdasının sonucu. Geriye dönüp olaylara göz attığımızda, transfer çalışmalarının ta başında Welinton transferi ile ilgili Dernek Başkanı ile Futbol A.Ş. Başkanı arasında, bonservis ücreti rakamındaki farklılığın dernek başkanının kendi tarifiyle “ 1.150 m. Avro’dan 650 bin Avro’ya düşmesinin” iyi pazarlıkçı olmasına bağlaması ile Futbol A.Ş. Başkanı ve bu işi yürüten Erdal Torunoğulları’nın düştüğü durum kişilik sahibi insanlarca kolay kabullenilecek cinsten değildir. Bu noktada da gene aklımıza “koltuk hırsı” gelmektedir. Yarın bu aradaki 500 bin Avro‘nun düşüşünün değerlendirilmesi yapıldığında verilecek cevap çok kolay değildir.
 

Yeni futbolcuların gecikmiş tanıtımlarının yapıldığı basın toplantısında oturma düzeni bile dikkat çekiciydi. Orada ev sahibi Futbol A.Ş. başkanıdır. Takdim ve yorum kendisine ait olmalı, soruların muhatabı da mevzuat gereği kendisi olmalıydı. Eğer sözleşme imzalama durumu olsa idi bunu kim yapacaktı? Yetki ve sorumluluk taşıyan UEFA ve TFF nezdinde Şirket Başkanı gözüken isim tabi ki. Ama heyhat , “koltuk hırsı “ bütün bu hazmı zor olayları es geçip sineye çektiriyordu.
 

Konyaspor müsabakasından sonra dernek başkanı ile Sergen Yalçın arasındaki “transferleri kim yaptı” açıklamalarındaki teknik direktörün haklı tavrı karşısında sus pus olunuş da taraftar baskısından ötürü kabulleniliyor ve bir çalışanın kendilerini dizayn etmesine izin verilirken gene öne çıkan hazmedilme nedeni “koltuk hırsı sonucu mu?” sorusu akla geliyor.
 

Sergen Yalçın’ın bilinen mizaç ve karakteri hiçbir zaman taviz verici olmamıştır. Üzerine oynandığı; sosyal medyadaki değerlendirmeler başta olmak üzere tecrübeli futbol adamlarının ortak kanaatidir.
 

Yıllardır kimsenin adamı olmadığı bilinen, tecrübeli, bağımsız BJK muhabirliği yapan Recep Şeker arkadaşımız gazetesi Yeniçağ da Sergen Yalçın ile yaptığı görüşmeyi haberleştirmiş. Son basın toplantısında; Dernek Başkanı transferler konusunda “Belki hocanın istediklerini almadık ama hocanın onaylamadıklarını da almadık” diyor. Hocanın onaylamadığı ismi bizler sadece Balotelli olarak bilirken Sergen Yalçın’a bu durum sorulduğunda verdiği cevap çok dikkat çekici… Hoca demiş ki “Açıklamalar manidar ama takmıyorum.” Dernek başkanının sözlerini manidar bulan, esas itibarıyla verdiği cevapta aynı anlamlı kelimeleri kullanan ama daha da anlamlı bir “manidar“ hal alan Sergen Yalçın’ın bu noktada da başkan ve yönetimini hizaya getirme düşüncesi ortadadır. Konuşmalara dikkat edilmediği, düşünülmeden sarf edildiği aşikardır. Bu anlamsızlığa bir örnekte yıldız adayı futbolcumuz Dorukhan Toköz için de geçerlidir. Şu anda kadronuzda olan ve kritik günlerin yaşandığı ortamda futbolcuya kısaca “gideceksen git” anlamına gelen sözler sarf etmek, onu kazanmanın değil dışa itmenin gereğidir. İyi yönetici elindeki malzemeyi en iyi şekilde değerlendirendir. Bu da önce tecrübe, sonra kararlılık isteyen bir özelliktir ve bu yönetim içerisinde bu tarife uyan günümüze kadar tanımadığımız 2-3 yıllık mazileri ile değerlendirebildiğimiz isimlerde bu kriterler bulunmamaktadır.
 

Bu yönetimle birlikte alışık olmadığımız; bazısı sosyal medya kullanılarak belli kişilere kumpas kurmak, komplolar hazırlamak, pusu kültürü yerleştirmek, göz dağı vermek anlamlı mafya uzantıları ile resim vermek, konuşan insanımızı susturmak için üzerlerine adam saldırtmak sonra da mağduru oynamak için şerefsizlik timsali yalancı şahitler kullanmak gibi olayları yaşamak bu camiaya çok ters gelen işlerdir. Çok bilinen özlü sözlerimizden olan  “Keser döner sap döner, gün gelir hesap döner“ sözünü hatırdan çıkarmamak gerekir.
 

Bu yönetim anlayışı 117 yıllık çınarın tarihinde -ki bunun elli senesinde var olan bir Beşiktaş sevdalısı kişi olarak rahatlıklar söyleyebilirim ki - hiç mi hiç yaşanmamıştır, siyah beyaz renk sevdalıları buna izin vermeyecek ve bunların kulüpten uzaklaştırılmaları için elbirliği ile gayret sarf edecektir.
 

Bu yazıda dernek başkanının KPMG ve özellikle Kulüp Denetim Kurulu ile ilgili açıklamaları da yer alacaktı ama iş uzadı. En kısa zamanda bu konulardaki düşüncelerimi de dile getireceğim.

Atıf Keçeci / Duhuliye