İçimdeki olumsuzu karanlığa gömmeye karar verdim. 10 kişi takıma bu kadar ağır hücum edip maçı erkenden bitirmeye çalışmayan takıma sabırlı demek istiyorum artık. Hatta Sergen hocanın oynattığı futbola bakıp onu geçmişinde en fazla  etkileyen belki de tek etkileyen hocanın Lucescu olduğunu düşünüp futbol anlayışının onun fikirleri ile şekil almaya başladığını düşünmek istiyorum. Sağlamcı, macera aramayan, şablonu belli, çabuk atağa çıkan, çabuk dönen bir takım sinyallerini haddinden fazla veriyoruz. Burada tek aklıma takılan Lucescu’nun elinde, yanında hep bir Sergen olurdu zor zamanlarda çıkıp kötü giden durumu tersine çevirecek. Yani toplam kaliteye etki edecek yıldız oyuncu. Bu kadroda yada başkalarında tabi ki böyle yıldızları bulmak artık çok zor ama golü de kaliten olmadan bulamıyorsun.

Evet ligin en çok gol atan takımıyız ama şuna dikkat çekeyim Trabzon 3 Başak 3 Kasımpaşa 3 Sivas 3 bu maçlarda rakipler ortalama 45 dakika 10 kişi oynadılar. Yani hala önde oynanan oyunda kalite arttırımına ihtiyaç var. Artık herkes biliyor ki eğer bu ligin yukarısında devam etmek istiyorsak ön tarafa yatırım yapmak şart oğlu şart. Gönül isterdi ki G.Töre sağlıklı bir sporcu, Adem de iş ahlakı sahibi bir insan olsa. O zaman belki de sadece kaleci alsak mı almasak mı konusu tartışılırdı camiada. Neyse yetkililer bakıyordur mutlaka. Dünkü maç için, bireysel performanslar adına bir kaç söz; Ersin’i ilk dakikalrdaki kurtarışından ötürü tebrik ederken kolay topları alıp yere aheste aheste serilip çabuk atakları kesmesine anlam veremiyorum. Tv den seyrettiğimiz için tüm alanı göremediğimizden çok da laf edemiyorum. Rıdvan’nın bir hayranı olarak dün gördüğüm, şimdiye kadarki oyunlarının yarısı bile olmadığıdır.

İnşallah tek maçlık bir durgunluktur. Nkoudu nihayet bir sol açık performansı seyrettirdi bize. İndi, kesti, vurdu, adam eksiltti, oyun rahatlattı bence çok iyi oynadı. Necip de görevini kusursuz yapanlardandı dün. Josef’in yokluğunda o alanı çok iyi kapatırken hücum aksiyonlarına da destek attı. Mensah da çok olumlu işler yaptı sonunda. Top ile alan katetmesi hep istediğimiz işler. Rosier ve Atiba da olumlu tarafa yazılır benim defterde dün için. Kafamı karıştıran ve temposunun düştüğünü düşündüğüm Ghezzal hakkında yorum yapamıyorum. Adam yürüyor ama topu da Güven’nin ağzının içine kesiyor kardeşim.  Eğer takım onu tempo olarak taşıyabilecek o da böyle inceler yapıp skor yaptıracaksa benim için sorun yok. Talisca’ya onca laf ettim tövbe bir daha bu tip oyunculara icraat yaptıkları sürece lafım olmaz. 

Ozi’nin ve Güven’nin gol atması sevindirici. Larin için ise eleştirdiğimiz sol kanat görevlendirilmesinin onun asıl mevki olan santrafora çok etkisi olacağını tahmin ediyorum ki dün alıp, götürüp attığı golde bunu gösterdi. Topla belli bir hızın üstüne çıkması ve bunu yaparken kaleye kadar dağılmaması bence sol kanat gibi belli bir düzlem ve disiplinde oynamaya çalışmanın etkisi. Bundan sonra çok daha iyi bir santrafor performansı görebiliriz Kanadalı’dan deyip sahanın spor tarafını bitirelim. Ve son olarak geçelim dünün olayına. Çıktı mı çıkmadı mı? Yok iz düşümünden mi alınmalı topun görüntüsünden mi? Bunların hepsi safsata. Normal bir Beşiktaşlı’nın sevineceği bir gol değil bu atılan. Bu camianın anlayışında, onu oluşturan insanların vicdanlarından doğan içine sinmek diye bir kavram vardır. 

Bizler, ne olmuş yani hakem de hata yapar yada kazan da nasıl olursa kazan diyen vicdansızlardan olmadık hiç. Allah korusun şike yapsak, herkes yapıyor sadece bize far tutuluyor diyenlerden hiç olmayacağız.  Eminim ki dün akşam bir sürü Beşiktaş whatsup grubunda tartışıldı ve keşke olmasaydı kararına bağlandı bu pozisyon. Amaa bu naifliğimiz demek değildir ki bu pozisyon için çıkartılan fırtınalara göz yumulacak. Kendi adıma söyleyeyim bu renkli çığırtkanlıklarını ben yemem. Karagümrük, Başak maçlarını unutturma çabalarını ben yemem. Alın işte siz de yapıyorsunuzlarla geçmişi meşrulaştırmayı gelecekteki olacaklara zemin hazırlamayı ben yemem. 

Sanki olmayan penaltı kazanmışız, sanki tabanla rakibinin ayağını kırmış oyuncumuz varmış da biz bu maçı hakem desteği ile almışız sarı rakiplerimizin defalarca yaptığı gibi. Hadi canım geçsinler beyler bayanlar bu masalları. Eğer bu ülke futbolu satranç tahtası ise eğer hakem denen şahıslar onun üstündeki piyonlar ise masa başındaki oyuncular da doğal olarak 2 tanedir zaten. Satrancın efsaneleri, hani o satılmış kalemlerin yaratmaya çalıştıkları 2 büyüklerdir. Beşiktaş camiası yok yere çıkartılan bu yangına kanmamalı arkasındaki hamleler için kendini hazır tutmalıdır.